Page 22 - Microsoft Word - orjinal
P. 22

22                      øSLÂM HUKUK FELSEFESø

           savurganlık, hata, cehalet, yolculuk, ikrah gibi insanın fiilleri ile ilgili
           de olabilir.
              ùer‘î hüküm;  teklîfî ve  vaz‘î hüküm  olmak üzere ikiye ayrılır.
           Teklifî hüküm, etkisi iktiza (yapma - yapmama úeklindeki talep) veya
           tahyir (serbest bırakma) úeklinde ortaya çıkan hükümlerdir. Bu açıdan
           fiiller; vâcip, mendup, mubah, mekruh ve haram kısımlarına ayrı-
           lır. Vâcip, terk edilmesi durumunda kınanmayı  gerektiren ve dinen
           yapılması kesin olarak istenilen  úeydir.  Haram, yapılması halinde
           kınanmayı gerektiren ve dinen yapılmaması istenen úeydir. Mendup,
           terk edilmesi halinde kınanma gerektirmeksizin dinen yapılması iste-
           nen úeydir. Mekruh, yapılması halinde kınanmayı gerektirmedi÷i
           halde dinen  terk edilmesi istenen  úeydir. Mubah ise, herhangi bir
           karúılık olmaksızın  mükellefin yapmada veya terk  etmede serbest
                           21
           bırakıldı÷ı úeydir.  Meselâ Kur’an’da;  “Allah alıúveriúi helâl kıldı,
                                            22
           faizi de haram kıldı.” buyurmaktadır . Buna göre alıúveriú mubah bir
           teklifî hüküm, faiz de haram veya yasaklanmıú bir teklîfî hükümdür.
              Vaz‘î hüküm ise; fiil için konulan úart, sebep veya mâni veya bu
           fiillere terettüp eden sıhhat, butlân, ruhsat ve azîmet gibi hükümler-
           dir. Bunu örneklerle úöyle açıklayabiliriz:
              Katl (adam öldürme), kısasın sebebidir denilmektedir. Buna göre
           kısas, öldürme fiilinin vaz‘î hükmüdür. Zira öldürme, kısasın sebebi-
           dir. Bunun gibi alıúveriúte, satılan malın teslimi akdin úartıdır. Çünkü
           bu akdin yerine gelmesinin úartlarındandır. Malın ayıplı olması sebe-
           biyle ba÷layıcı olmaması (ayıp muhayyerli÷i) Mecelle’de alıúveriúin
           ba÷layıcı olmasının engeli olarak kabul edilmiútir. Çünkü malın ayıplı
           olması, yani kıymetini düúüren bir sıfatının bulunması, müúteriye akdi
           fesih hakkını verir. Bu da alıúveriúin ba÷layıcı olmasını engeller. Rüú-
           tünü ispat eden kiúinin alıúveriúi geçerli, delinin  satıúı ise bâtıldır.
           Buna göre birincinin vaz‘î hükmü sahih olması, ikincisininki ise bâtıl
           olmasıdır. Ruhsatın örneklerini zarûretler teúkil etmektedir; bunun
           hükmü de yasaklanan úeyin mübah olup yapılmasına ruhsat verilmesi-
           dir. Vaz‘î hükümlerden azîmet ise; meúru akitlerde oldu÷u gibi, aslın-
           da tecvîz edilen hükümlerdir.


           21  el-Âmidî, el-øhkâm, c. I, s. 50-64.
           22  Bakara 2/275.
   17   18   19   20   21   22   23   24   25   26   27