Page 404 - islam
P. 404
f- Tasavvuf Ruh İlişkisi
Tasavvuf/mistisizm, görünen-görünmeyen, zahirî-bâtınî
veya kabuk ve öz olmak üzere iki türlü realitenin varlığını
kabul eder. Bu ayrım ruh-beden ayrımı kadar gerilere gider.
İnsanların bedende yeri olmayan, bedenin fonksiyonlarıy-
la izah edilemeyen bazı faaliyetleri ondaki ruha atfetmeleri,
muhtemelen iki türlü gerçek arasındaki farkın temelini teşkil
eder. Mistik düşüncenin bilinen en eski örneklerinde ruhun
ayrı bir dünyadan geldiği, diğer bütün yaratılmışlardan farklı
olduğu, bizim dünyamızda bir bedene bürünerek ortaya çık-
tığı fikrine rastlanmaktadır. Bu durumda beden ruh için ge-
çici bir kalıp oluşturmaktadır. Sufiler de ruhun Allah ile aynı
olmasa bile ondan bir şey olduğunu kabul ederler.
Kur’an-ı Kerim’de “Sana ruh hakkında sorarlar. De ki: ‘Ruhun
ne olduğunu ancak Rabbim bilir, size ise pek az bilgi verilmiş-
tir.” (İsrâ, 17/85) denilerek verilen bilgiler detaylandırılma-
mıştır. Bu belirsizliği giderme konusundaki gayretleriyle İs-
lam âlimleri ve mutasavvıflar ruhun mahiyeti hakkında farklı
görüşler ileri sürmüşler, fakat ayetin içeriğinden de anlaşıla-
cağı üzere, onun mahiyeti hakkında kesin ve somut bir şey
söyleyememişlerdir.
İnsan-ruh ilişkileri konusunda Kur’an-ı Kerim’de Hz. Âdem’in
yaratılışından söz edinilirken bazı açıklamalarda bulunul-
muş, ruhun Hz. Âdem’in fiziki/anatomik yapısından farklı bir
karakter taşıdığı hissettirilmiştir. İnsanı yaratan Allah’a ait