Page 369 - islam
P. 369
344 Prof. Dr. Mustafa ERDEM
ne mahsus nafile bir ibadet olarak namaz kıl ki, Rabbin seni
övülmüş bir makama (Makam-ı Mahmud) yükseltsin.” (İsrâ,
17/79) ayetinde görüldüğü gibi Hz. Peygamber bireysel so-
rumluluklar yüklenmekte, onları yerine getirirken de Allah
tarafından ayrıca ödüllendirilmektedir. Ayeti kerimede ge-
çen “Makâm-ı Mahmûd” ifadesi, İslam âlimleri tarafından Hz.
Peygamber’e kıyamet gününde verilecek olan “Livâü’l-Hamd”
sancağı altında “Şefaat-ı Kübra/Uzma” şeklinde, diğer insan
ve peygamberlere verilmeyen bir özellik ve makam olarak
yorumlanmaktadır (Elmalılı Hamdi Yazır, Hak Dini Kur’an
Dili, V, 3194). Bir anlamda bu durum Hz. Muhammed’in pey-
gamberliğinin ilk yıllarında Duhâ suresinde belirtilen “Rab-
bin sana mutlaka lütuflarda bulunacak, sen de memnun ola-
caksın.” (Duhâ, 93/5) sözünün ve müjdesinin Allah tarafından
yerine getirilmesi şeklinde de yorumlanabilmektedir. Ayrıca
Hz. Peygamber’in kıyamet günü yapacağı şefaat ile de ilişki-
lendirilmektedir.
Hz. Muhammed’e diğer peygamberlerden farklı olarak gani-
metlerden yararlanma hakkı verilmiş olmasına karşılık o ve-
fatından sonra geride kalan vârislerine hiçbir miras da bırak-
mamıştır (Enfâl, 8/1).
Câbir b. Abdullah’ın Hz. Peygamber’den naklettiği bir hadisi
şerifte bütün bu bilgiler özetlenmiş olarak şöyle buyrulmak-
tadır:
“Benden evvel hiç kimseye verilmeyen beş şey bana ihsan edildi:
1. Bir aylık yola kadar düşmanların kalbine korku salmakla
yardım edildim.
2. Yeryüzü bana namazgâh ve temizlik vasıtası kılındı. Onun
için ümmetimden birine namaz vakti nerede gelirse hemen
oracıkta namazını kılıversin.
3. Ganimetler bana helal kılındı. Hâlbuki benden önce kimseye
helal edilmemişti.