Page 229 - islam
P. 229
204 Prof. Dr. Mustafa ERDEM
Hz. Peygamber bir hadislerinde “Birbirinizin özel ve mahrem
hayatını araştırmayın.” (Müslim, Birr, 28) uyarısında bulun-
muştur. “Her kim bir Müslüman kardeşinin ayıp ve kusurlarını,
kimsenin görmediği ve görmesini istemediği şeylerini örterse,
Allah da kıyamet gününde onun ayıplarını örter. Herhangi bir
Müslüman kardeşinin meydana çıkmasını istemediği bir şeyini
açığa çıkarır ve dile getirirse, Allah da onun ayıplarını, kim-
senin bilmesini istemediği hâllerini açığa çıkarır. Bu suretle
kendi evi içinde de olsa onu rezil eder.” (İbn Mâce, Hudûd,5)
buyurarak bu konunun dünyada ve ahiretteki yansımalarını
hatırlatmıştır.
Toplumsal güven ve barış için, insanların huzur ve mutlu bir
şekilde kardeşlik duygularını yaşatmaları bakımından çok
önemli olan şu hadis oldukça düşündürücüdür: “Din karde-
şini bir suçundan dolayı ayıplayan kimse, o suçu (günahı) iş-
lemedikçe ölmez.” (Tirmizî, Sıfatü’l-kıyâme, 53). Bu konuda
yanlış yapmamak ve hataları en alt düzeye indirmek için şu
hadis herkese evrensel bir uyarı niteliğindedir: “Allah’a ve
ahiret gününe inanan ya hayır söylesin ya da sussun.” (Buhârî,
Edeb, 31).
Gıybet konusunda Kur’an-ı Kerim’de “ölü kardeşin etini ye-
mek” şeklinde verilen örnek oldukça ağır ve düşündürücüdür.
Eğer gıybet etmek bu kadar ağır bir suçlamayı beraberinde
getiriyorsa, iftira atmanın çok daha ağır bir vebal ve günah
olduğu tartışmasız olsa gerektir.
İftira, özü itibarıyla kul hakkı yemektir. Bir insanı yapmadığı
bir şeyle suçlamaktır. Masum insanlar atılan iftiralar sebebiy-
le toplumda kötü ve suçlu durumuna düşmektedir. Onun aile
ve toplum içerisinde hak etmediği olumsuzlukları yaşaması-
na sebep olan iftira, dinimizde haramların en büyüklerinden
biri olarak kabul edilir.
Yüce Allah iftira atanlarla ilgili olarak: “Mümin erkeklerle mü-
min kadınlara yapmadıkları bir şeyden dolayı eziyet edenler,