Page 213 - islam
P. 213
188 Prof. Dr. Mustafa ERDEM
türümüzle bütünleşmiş dinî yükümlülükler, “mahalle baskısı”
olarak nitelenmekte ve sınırsız bir özgürlük dayatmasıyla,
sosyal problemlerin giderek artmasına zemin hazırlanmak-
tadır. Yaşayan kültür içerisinde otokontrol görevini yerine ge-
tiren, kaynağını dinden ve geleneksel değerlerden alan ahlaki
ilkeler, eskiye oranla büyük ölçüde etkinliğini yitirmekte, baş-
ta gençlik olmak üzere toplumun büyük bir kesimini kimlik
ve kişilik problemiyle karşı karşıya bırakmaktadır. Kendi geç-
mişinden, hatta kendinden utanan yeni nesiller psikososyal
problemlerle birilerine benzeme özentisi içine girerek, ait ol-
duğu toplumdan uzaklaşmakta ve kendini yalnız hissetmek-
tedir. Dolayısıyla insanlara kendisini mutlu edecek, gururlan-
dıracak bir alan kalmamaktadır. Onlar günlük yaşantısından
başka bir şey düşünemeyen, gelecekle ilgili hiçbir düşüncesi
ve beklentisi kalmayan, geçmişiyle bağları koparılmış, ken-
dinden ve kendi değerlerinden uzaklaştırılmış bir vaziyette
yalnızlığın girdabına terk edilmektedir.
Her şeyi gören ve bilen, her yerde hâzır ve nâzır bir Allah
inancı veya yasal güvence ile insanlar otokontrol sistemi içe-
risinde, herhangi bir güvenlik görevlisine ihtiyaç hissetme-
den, güvenli, huzurlu ve mutlu olabilirler. Her yerde her şeyi
gören, bilen ve duyan bir Allah inancı ile birlikte hukuka ve
adalete olan güven duygusunun zaafa uğradığı bir toplumda,
ahlaki sorunlar her geçen gün artmakta “Utanmıyorsan dile-
diğini yap.” (Buhârî, Enbiyâ, 54) ikazına rağmen herkes du-
rum ve konumuna göre her türlü ahlak dışılığı istediği gibi
yapabilmektedir. Bu durum toplumların ihtiyaç duyduğu sev-
gi, barış hoşgörü, paylaşma, kaynaşma ve dayanışma gibi bü-
tün ahlaki değerleri de beraberinde tüketmektedir.