Page 201 - islam
P. 201
176 Prof. Dr. Mustafa ERDEM
soruya, onun ahlakının Kur’an-ı Kerim olduğunu söylemiştir
(Müslim, Müsâfirîn, 139). Bu iki kaynak yani Kur’an-ı Kerim
ve Sünnet, dini ve dünyevi hayatın genel çerçevesini çizmiş,
amelî kurallarını belirlemiştir. Burada güzel ahlakı oluşturan
erdemlerin bu dünyada birey ve toplum hayatına kazandırdı-
ğı maddi ve manevi mutluluk ve yararlar yanında kötü ahlakı
oluşturan erdemsizliklerin zararları üzerinde durulmuş, eski
toplumların yıkılışında ahlaki çöküntünün rolüne dikkat çe-
kilmiştir.
İslam ahlakının en önemli özelliklerinden birisi, her Müslü-
man’ın “iyiliği emretmek ve kötülüğü yasaklamak” (emr-i bil
ma’ruf, nehy-i ani’l münker) gibi bir görevinin olmasıdır. Bu
görev Hz. Peygamber’in bir hadisinde şöyle ifade edilmiştir:
“İçinizden kim bir kötülük görürse onu eliyle değiştirsin. Şayet
eliyle değiştirmeye gücü yetmezse diliyle değiştirsin. Diliyle de-
ğiştirmeye de gücü yetmezse kalbiyle düzeltme cihetine gitsin
ki, bu imanın en zayıf derecesidir.” (Müslim, Îmân, 78).
İslam toplumunda herkes birbirine doğru ve erdemli olanı
tavsiye etmek zorundadır. Şayet yanlış giden bir taraf var ise,
uyarıyı gerektirmektedir ki bu da Müslüman’ın görevleri ara-
sındadır. Müslümanlar arasındaki bu doğal kontrol sistemi,
ahlaki faziletlerin toplum içinde yaygın ve etkin bir hâl alma-
sına katkı sağlarken, ahlaki açıdan doğru olamayan tutum ve
davranışların toplumdan uzaklaşmasına ve böyle yanlış uy-
gulamalarda bulunanların toplumdan dışlanmalarına sebep
olmaktadır.
İslam tarihinde iman ile amel arasındaki ilişkiler ve amellerin
imandan bir parça olup olmadığı üzerine çok derin ve detaylı
tartışmalar yaşanır. Ancak ahlaki ilkeler iman ve ibadetle iç
içe olup onları birbirinden ayırmak mümkün değildir. Ahlaki
ve insani sayılan bütün vazifeler dinin temeli olan iman ağacı-
nın dalları ve meyveleri olarak değerlendirilir. Bundan dolayı
bir Müslüman ahlaki ve insani diye nitelenen her görevi aynı