Page 151 - islam
P. 151

126  Prof. Dr. Mustafa ERDEM


           suresinde Hz. Peygamber’in geçmiş ve gelecek günahlarının
           bağışlandığı belirtilmektedir. (Fetih, 48/2) Hz. Aişe validemiz
           bunu  bildiği  için  geceleri  sabahlara  kadar  ibadetle  meşgul
           olan Hz. Peygamber’e; “Ya Resûlallah! Allah senin geçmiş ve
           gelecek günahlarını bağışladığını bildirdiği hâlde niçin kendi-
           nizi bu kadar yorarsınız?” diye sorar. Bunun üzerine Hz. Pey-

           gamber “Rabbime çok şükreden bir kul olmayayım mı?”  buyu-
           rur (Buhârî, Tefsîr, (Fetih) 2).
           İlahi  emirlerin  yerine  getirilmesi  şeklinde  gerçekleşen  iba-
           detler, kulun Allah’a itaati, O’na duyduğu engin sevgi ve saygı-
           nın bir ürünü ve sonucudur. Aynı zamanda ibadet kulun Allah
           tarafından  kendisine  verilen  sınırsız  nimetlere  karşı  şükür
           görevini yerine getirme olgusudur.  Böyle bir ilahî emre mu-
           hatap olmasa bile insan, aklı ile kendisine bu sınırsız nimetle-
           ri veren Yüce Yaratıcıya karşı şükran borcunu yerine getirmek
           isteyecek, fakat bu kulluğun, ibadetin nasıl olması gerektiğini,
           O’nun nelerden hoşlandığını bilmesi mümkün olmayacaktır.
           İşte İslam dininin insanlardan ibadetlerle ilgili istediği uygu-
           lamalar, Allah’ın yapılması karşılığında hoşnut olacağı, içerik,
           nitelik, sınır ve şekillerini O’nun belirlediği dinî pratiklerdir.
           Bu sebeple ibadetleri sonradan geliştirilen bir formalite gibi
           algılamak/uygulamak yerine ondaki deruni manayı anlama-
           ya çalışarak Allah’a yaklaşma ve O’nun rızasını kazanma vesi-
           lesi gibi değerlendirmek gerekmektedir

           İslam insanın iç dünyasıyla, manevi tarafıyla da yakından il-
           gilenmektedir. İnanç değerleri ve ibadetler, ruh ve bedenden
           oluşan insanın bu iki yönünün tatminini sağlamayı hedefle-
           mektedir.  İlahi  emirlere  uygun  olarak  şekillenen  bir  dünya
           hayatı,  her  zaman  kutsal  ve  ahlaki  bir  nitelik  taşımaktadır.
           Bu bağlamda tamamen dinî bir karakter arz eden ibadetler,
           insanın manevi kazanımları yanında maddi bir yarar da sağ-
           lamaktadır.
           İnsan, ibadetleri yaparken Allah’ın emirlerini yerine getirmiş
           ve onun rızasını kazanmış olur. Bu açıdan bakıldığında iba-
   146   147   148   149   150   151   152   153   154   155   156