Page 147 - islam
P. 147
122 Prof. Dr. Mustafa ERDEM
geciktirilemez ve hiçbir şekilde değiştirilemez. Onu belirle-
yen Allah’tır.
Tevekkül
Tevekkül sözlükte; güvenmek, dayanmak, işi başkasına ha-
vale etmek anlamlarına gelmektedir. Terim olarak; hedefe
ulaşmak için gerekli olan maddi ve manevi şartların hepsi-
ni yerine getirdikten ve yapacak başka bir şey kalmadıktan
sonra Allah’a dayanıp güvenmek ve ondan ötesini Allah’a
bırakmak demektir. Yüce Allah; “… Karar verdiğin zaman Al-
lah’a güven. Doğrusu Allah kendisine güvenenleri sever.” (Âl-i
İmrân, 3/159) buyurarak müminlerin başkasına değil sadece
kendisine tevekkül edenlere kendisinin yeteceğini bildire-
rek güvenmelerini emretmiştir (bk. Âl-i İmrân, 3/122, 160;
Mâide, 5/11; Tövbe, 9/51; İbrâhîm, 14/11 vd.). Nitekim Enfal
Suresi’nde; gerçek müminler Allah’ın adı anılınca kalpleri ür-
peren, onlar Allah’ın ayetleri okunduğunda imanları artan ve
yalnız Rablerine güvenen yalnız O’na dayanan kimseler ola-
rak tanıtılmıştır. ‘Enfal 8/2).
Ya Rab! Kime ne hacet Sen variken,
Beni başkasına muhtaç eyleme!
Bende benden başka bir ben variken,
Ya Rab! Beni bana muhtaç eyleme!
Mustafa ERDEM
Tevekkül, Müslümanların kadere olan inancının bir sonu-
cudur. Kadere inanmak ve tevekkül etmek, sorumluluktan
kaçmak, üzerine düşen görevi yapmamak, tembellik etmek,
çalışmamak, geri kalmak anlamlarına gelmemektedir. Hz.
Peygamber bir hadisi şeriflerinde; “Önce deveni bağla, sonra
Allah’a tevekkül et.” (Tirmizî, Sıfatü’l-Kıyâme, 60) buyurarak
tevekkülden önce tedbir alınması uyarısında bulunmuştur.