Page 160 - Hz_Nuh
P. 160
Hz. NUH 159
huzuruna çağırtarak Mekke’de olup bitenlerden malumat sa-
hibi olmak istemiştir. Peygamber’imizin (sav) sıfatlarıyla ala-
kalı olarak; peygamberlik sözünü ondan önce söyleyen olup
olmadığı, soyundan hükümdar çıkıp çıkmadığı, ona inanan-
ların azalıp çoğaldığı, onun peygamberlik iddiasından önce
hiç yalan söyleyip söylemediği, sözünde durup durmadığı yö-
nünde bazı sorular sorduktan sonra ona: “Halktan tabi olan-
ların şereflileri mi yoksa fakir ve zayıfları mı?” diye sormuştur.
Bu soruyu Ebu Süfyan: Bilakis ona halkın zayıfları ve fakirle-
ri, gençleri ve kadınları tabi oluyor, kavminin yaşlılarından ve
eşrafından katılanların olmadığı şeklinde cevaplandırmıştır.
O, yanında bulunan arkadaşlarının yalanını açığa çıkarmasın-
dan korktuğu için doğru söylemek zorunda kaldığını belirt-
miştir. Bunun üzerine Heraklius; “Fakirler, resûllerin tabileri-
dir.” demiştir. 517
Maturidî, toplumun zayıf kesimlerinin, peygamberlere uyma-
sının bir hikmetinin olduğu üzerinde durmaktadır. Ona göre
toplumun fakir, garip ve zayıf olanlarının peygamberlere uy-
ması aslında bir çelişkidir. Çünkü insanların zayıf kesimleri
herhangi bir kimseye itaat ediyorsa bunun çeşitli sebepleri
vardır. Bunlar mal, servet sahibi olmak yahut kendileri için
makam, mevki, itibar şeref elde etmek veya bunların dışın-
da basiretli olma, ilim ve erdem sahibi olmak gibi dünyalık
beklentilerdir. Oysa peygamberler, yanlarına gelenlere hiçbir
zaman mal ve dünyalık vadinde bulunmamakta ama onla-
ra insan olma şerefi kazandırmaktadır. Hâl böyle iken zayıf
kimseler, peygamberlere itaat ettikleri hâlde, hiçbir dünyalık
elde edememiş, bunun aksine ileri gelenler bu yüzden onla-
ra şiddet uygulamış veya ölümle tehdit etmişlerse, bu durum
onların hak üzere olmalarından ve getirdikleri mesajın doğru
518
olmasındandır.
517 İbn Kesir, Tefsir, s. 8/3920.
518 Maturidî, Te’vilat, s. 10/365-366.