Page 157 - Hz_Nuh
P. 157
156 Prof. Dr. Mustafa ERDEM
ileri gelen inkârcıları, ‘Biz seni sadece bizim gibi bir insan ola-
rak görüyoruz. Sana sığ görüşlü ayak takımımızdan başkası-
nın uyduğunu da görmüyoruz. Sizin bize karşı üstünlüğünüzü
de kabul etmiyoruz, bilakis sizin yalancı olduğunuz kanaatini
506
taşıyoruz.’ dediler.” Kavmi, Hz. Nuh’a inanan insanlarla, ken-
di aralarında bir statü farkı görerek, onlarla aynı kategoriye
dâhil olmak istemedi ve bu durumu bir gurur meselesi ya-
parak onun davetine: “Şöyle cevap verdiler: ‘Seni toplumun en
507
aşağı kesiminin izlediğini göre göre sana iman eder miyiz?”
Bu ifadeleriyle onlar, toplumun fakir fukarasının, gariplerinin
Hz. Nuh’un davetine icabet ettiklerini, ekonomik ve sosyal
statüsü yüksek olanlarının ise onu inkâr ettiklerini, bu duru-
mun Hz. Nuh’un gerçek bir davetçi konumunda olmadığının
işareti olduğunu iddia etmiştir. Bunun üzerine, “Nuh dedi
508
ki: ‘Onların vaktiyle ne yaptıklarını bilmem. Onların hesabı an-
cak Rabb’ime aittir. Düşünseydiniz bunu anlardınız. Ben iman
etmiş kimseleri kovacak değilim. Ben sadece gerçekleri apaçık
ortaya koyan bir uyarıcıyım.” “…Ben iman edenleri kovacak
509
değilim. Çünkü onlar (imanları sayesinde) Rablerine kavuşa-
caklardır. Fakat ben sizi bilgisizliğe gömülmüş bir topluluk
olarak görüyorum.” “Ey Kavmim! Onları kovarsam, beni Al-
510
lah’a karşı kim koruyabilir? Düşünmüyor musunuz?” “… Si-
511
zin hor gördüğünüz kimseler için, ‘Allah onlara faydalı şeyler
vermeyecektir.’ diyemem. Onların içinde olan şeyi Allah daha
iyi bilir. Bunları yaparsam gerçekten zalimlerden olurum.”
512
506 Hud, 11/27.
507 Şuara, 26/111.
508 İbn Kesir, Tefsir, s. 8/3919; Köksal, İslam Tarihi, s. 5/392-394.
509 Şuara, 26/112-115.
510 Hud, 11/29.
511 Hud, 11/30.
512 Hud, 11/31. Hz. Nuh’un kavminin ileri gelenlerine yaptığı bu açıklamanın
aksine bir durum olarak Hz. Muhammed uyarılmıştır. Abese Suresi’nin nüzul
sebebi olarak şöyle bir olay nakledilmektedir. Hz. Muhammed bir gün Ku-
reyş kabilesinin ileri gelenlerinden Utbe b. Rebia, Ebu Cehil, Ümeyye b. Halef
ve Abbas b. Abdulmuttalib ile konuşuyordu. Bu sırada görme engelli sahabi-