Page 158 - Hz_Nuh
P. 158

Hz. NUH  157



             Böylece onlar bir bakıma kendileri iman etmedikleri hâlde,
             Hz. Nuh’un etrafını da boşaltmak istemiştir.
             Toplumsal statü farklılıkları, bazı istisnaları olmakla birlikte,
             her zaman sosyal problemlerin kaynağı olagelmiştir. Varlık-
             lılar, sahip oldukları konumu, kendi güç ve imkânlarıyla elde
             ettikleri  bireysel  kazanım  olarak  değerlendirmiş,  bundan
             dolayı da aşağı seviyede olanları küçük görmüş, horlamıştır.
             Peygamberlerin ilk inananlarının fakir ve zayıflardan olması-
             nı, kendi inkârlarının gerekçesi olarak gören insanlar, inan-
             madıkları veya inanmayacakları hâlde, onları peygamberle-
             rin yanından uzaklaştırarak kendi güçlerini takviye etmek ve
             onları yalnız bırakmak istemiştir. Bu yüzden Cenab-ı Allah Hz.
             Peygamber’i: “Rablerinin rızasını isteyerek sabah akşam O’na
             yalvaranları kovma! Onların hesabından sana bir sorumluluk;
             senin hesabından da onlara herhangi bir sorumluluk yoktur ki
             onları kovup ta zalimlerden olasın!”  “Sabah akşam Rableri-
                                              513
             ne, O’nun rızasını dileyerek dua edenlerle birlikte candan sebat
             et. Dünya hayatının süsünü isteyerek gözlerini onlardan çevir-
             me. Kalbini bizi anmaktan gafil kıldığımız, kötü arzularına uy-
                                                           514
             muş ve işi gücü aşırılık olan kimseye boyun eğme.”  şeklinde
             uyarmıştır.

                lerden İbn Ümmü Mektum yanlarına gelerek kendisine bir ayet okumasını
                istedi: “Ey Allah’ın elçisi, Allah’ın sana öğrettiklerinden bana da öğret.” dedi
                ve onun başkalarıyla meşgul olduğunu fark etmediğinden bu sözünü birkaç
                defa tekrarladı. Konuşmasının kesilmesinden dolayı rahatsız olan, canı sıkı-
                lan ve hoşnutsuzluğunu yüz ifadeleriyle açığa vuran Peygamber’imiz (sav),
                onunla ilgilenmeyerek yanındakilere döndü ve konuşmasını sürdürdü. Ko-
                nuşmasını bitirip kalkacağı sırada Abese Suresi nazil oldu. (Abdullah Ayde-
                mir, “Abebe Suresi”, TDV İslam Ansiklopedisi, İstanbul 1988, s. 1/306) Bu
                tavrından dolayı Hz. Peygamberi uyaran surenin ilk on ayeti kerimesi şöy-
                ledir: “(Peygamber), amanın kendisine gelmesinden ötürü yüzünü ekşitti ve
                geri döndü. (Resûlüm! Onun hâlini) sana kim bildirdi! Belki o temizlenecek
                yahut öğüt alacak da o öğüt ona fayda verecek. Kendisini (sana) muhtaç gör-
                meyene gelince, sen ona yöneliyorsun. Oysaki onun temizlenip arınmasın-
                dan sen sorumlu değilsin. Fakat koşarak ve (Allah’tan) korkarak sana gelenle
                de ilgilenmiyorsun.” Abese, 80/1-10.)
             513   En’am, 6/52.
             514   Kehf, 18/28.
   153   154   155   156   157   158   159   160   161   162   163