Page 43 - islam tarihi ve tarihcileri.indd
P. 43
İslam Tarihi ve Tarihçileri | 43
Medine’de vukua gelmiştir. Resulullah, Medine’de idi ve
Ashabından etrafında olan kimselerde, bu haberleri en
iyi bilen insanlardı. Bunları anlatıyorlar ve rivayet edi-
yorlardı. Tabiin onlardan, sonradan gelenler de tabiin-
den itibaren tedvin edilinceye kadar bu haberleri nak-
lediyorlardı. Bu bilgilerin tedvin edilmesi ise Medine’de
başlamış, Irak’ta son bulmuştur.
2- Siyer ve megazi, sahabenin oruç ve namazla
ilgili hadisleri rivayet ettikleri gibi, rivayette bulun-
dukları hadislerden bir bölüm olagelmiştir. Sahabeden
sonrakiler, ibadet ve muamelatla ilgili hadisleri rivayet
ettikleri gibi, onlardan, siyer ve megaziyi de nakletmiş-
ler, rivayetler birbirine ulaşmıştır. Âlimlerin bir kısmı,
bir başka kısmının ahkâm hadisleri ile tanıdığı gibi, ta-
rihçiliği ile tanınmıştır. Daha sonra ise te’lif işinde dal-
lar ayrılmıştır. Tarihi olay olarak rivayet edilen hadisle-
re, hadislerin dışındaki cahiliye haberleri ve insanların
ellerindeki şiirler de dahil edilmiştir.
3- Siyerdeki ilk müelliCer hadisçilerin yoluna tabi
olmuşlardır. Onlardan bir kısmı isnada önem vermiş,
diğer bir kısmı ise önem vermemiştir. İbn-i İshak, Vakı-
di ve benzerleri, olayların siresini gözeterek bazı olayları
bazılarına bağladıklarından, senetleri bir araya getirip,
sonra da metinleri bir araya getirmeye çalıştıklarından
zorlanmışlardır. Bunu da metinden her bir cüzü, sene-
dinden ayırmaksızın yapmışlardır. Hadisçiler de, bu
uygulamalarından dolayı onlara hücum etmişlerdir. Bu
konuda tarihçilerin özrü ise, okuyucuya ve yazanlara
kolaylık olması için hadiseleri özet ve tam olarak ortaya
koyma gayretlerinden başka bir şey değildir.
4- Daha önce zikrettiğimiz mevzu hadislerin ha-
dis ilmine girmesi, sıhhat ve zayıCığı itibariyle taksim
edilmesi, ravilerin güvenilir ve doğru olanlar şeklinde