Page 187 - Microsoft Word - orjinal
P. 187

SUBHø RECEB MAHMESÂNÎ                187

           ladı÷ına dair; “Seferde eller kesilmez” buyurdu÷u rivâyet edilmekte-
              16
           dir.  Daha sonra müçtehitler, bu hadise dayanarak ve buna kıyas ede-
           rek, suçlunun düúmana katılmaması için, düúman topraklarında had ve
           cezaların kaldırması gerekti÷ini söylemiúlerdir.
              Bütün bunlardan hareketle müçtehitler, “güçlük kolaylı÷ı çeker”
           úeklinde küllî bir kâide ortaya koymuúlardır. Bu,  Kâdî Hüseyin’in,
                                                                  17
           fıkhın üzerine bina edildi÷ini söyledi÷i dört kuraldan biridir.  Bura-
           daki kolaylık, meúakkat sebebiyle genel kurala istisna getirerek huku-
           ki bir hafifletme anlamına gelmektedir. Meúakkat ise, önemli olmayan
           menfaatlere de÷il, zarûret ve ihtiyâca iúaret etmektedir.
              Zarûret hali, usulcülere göre, kiúinin dinini, canını, malını, aklını
           veya neslini helâk olmaktan korumak için sı÷ındı÷ı durumdur. øhtiyaç,
           güvenli ve sa÷lıklı bir úekilde hayatın sürdürülmesi için gerekli olan
           úeylerdir. Kemâliyât ise, hayatın zîneti ve güzelleútirilmesi için ihtiyaç
           duyulan úeylerdir.
              Mecelle bu kâideyi alarak, “güçlük, kolaylı÷ı çeker. Yani zorluk,
           kolaylaútırma sebebidir. Bir darlıkla karúılaúıldı÷ında bunun gideril-
           mesi için gerekli kolaylı÷ın gösterilmesi gerekir. Borç, havâle, hacir
           gibi birçok fıkhî hüküm, bu kâidenin altında ele alınmıútır. Fakihlerin
           úer‘î hükümlerde gösterdikleri ruhsat ve hafifletmeler, bu kâideden
           çıkarılmıútır” demiútir.  18
              Mecelle’de aynı anlamdaki baúka bir kâidede, “bir iú daraldı÷ında
           geniúler. Yani, bir iúte zorlukla karúılaúıldı÷ında, ruhsat ve geniúlik
                                19
           sa÷lanır” denilmektedir.  Bu kâide ømam eú-ùâfiî’nin, “bir iú daraldı-
           ÷ında geniúler” sözünden alınmıútır. Fakihler bu kâideyi tersine çevi-
           rerek “bir iú geniúledi÷inde daralır” da demiúlerdir. 20



           16  Ebû Davut, Sünen, Hudud, 4,142.
           17  es-Subkî, Cemu’l-Cevâmi‘, c. II, s. 373.
           18  “Meúakket teysiri celbeder. Ya’nî suûbet sebeb-i teysir olur  ve darlık vaktında
             vüs’at gösterilmek lazım gelir.  Karz ve havale ve hacir gibi  pek çok ahkâm-i
             fıkhiyye bu asla müteferri÷dir ve fukahanın ahkâm-ı úer‘iyyede gösterdikleri ruhas
             ve tahfifât hep, bu kâideden istihrac olunmuútur.” (Mecelle, md. 17.)
           19  “Bir iú zîk oldukta muttesi’ olur. Ya’ni bir iúde meúakkat görülünce ruhsat ve vüs’at
             gösterilir” (md. 18.)
           20  Suyûtî, el-Eúbâh, s. 59.
   182   183   184   185   186   187   188   189   190   191   192