Page 296 - Mustafa Baş KUR’AN-I KERİM’İN MADDİ VARLIĞI
P. 296

KUR’AN KUR’AN-I KERİM’İN CEMİ VE TEFSİRİ    295

          suretiyle, indiği saflık ve durulukta çifte korunmaya sonraki
          nesillere intikal etmiştir.

              İslam medeniyeti ilahi kelamın telkinlerinden, tevcihlerin-
          den, emir ve yasaklarından etkilenmiş, onun yönlendirmeleriy-
          le şekillenmiş bir medeniyettir. Kelam ve söze dayalı medeni-
          yette öncelikli olan sestir, sözdür, kelamdır ve dolayısıyla ku-
          laktır. Sesin ve sözün öncelikli olduğu toplumlarda ölçü, vezin,
          kafiye, ahenk ve musiki daha ön planda olur. Gelişen teknoloji
          ile birlikte sahne sanatlarının ön plana çıktığı günümüz dünya-
          sında, göz ve görsellik kulak ve sesin önüne geçmeye başlamış-
          tır. Modern dönemde kitle iletişim araçlarına, tiyatro, sinema
          ve televizyonların eklenmesi, görüntü ve görselliğin ön plana
          çıkmasını sağlamıştır. Sahne ve ekranlarda daha çok görüntü ve
          görsel ögeler sergilenir olmuştur. Adı üstünde görsellik önce-
          likle göze hitap ettiğinden doğal olarak insanların önceliği ses
          ve kulaktan ziyade göz ve görselliğe kaymıştır.

              Eski  toplumlar  ve bu  arada  Cahiliye  Arapları  şairle-
          ri, kâhinleri, sihirbazları ve medyumları tanıyor ve her birinin
          kendine özgü özelliklerini biliyorlardı. Kadim toplumlar bu tür
          insanlara ve onların özelliklerine, niteliklerine, söz ve söylem-
          lere aşina idiler. Cenab-ı Hak mesajlarına elçi olarak belirle-
          diği insanı ve ilahi bir kelam olarak inzal ona ettiği Kur’an’ı,
          sözü geçen insanlardan ve onların söz ve söylemlerinden tama-
          men farklı bir yapı ve özellikte göndermiş ve indirmiştir. Bir-
          çok ayette gönderdiği Peygamberin bir şair, indirdiği Kur’an’ın
          da bir şiir olmadığını vurgulamıştır. Şuara suresinde şairlerin
          söz ve eylemleri arasında tutarsızlıklar bulunduğunu, onla-
          rın duygusallıkta kâh gökyüzüne çıkıp havalara uçtuğunu, kâh
          yeryüzüne inip her vadide dolaştıklarını vurgulamıştır. Bundan
   291   292   293   294   295   296   297   298   299   300   301