Page 79 - islam
P. 79

54  Prof. Dr. Mustafa ERDEM


           bir şey onun benzeri değildir, O, hiçbir şeye muhtaç değildir,
           her şey ona muhtaçtır. Her şeyin yaratıcısı ve Rabbi odur ve
           ortağı yoktur. O, hayy ve hayat vericidir. Her şeyi bilir, görür
           ve işitir. Her şeye gücü yeter. Zamandan ve mekândan münez-
           zeh olan Yüce Allah her yerde hazır ve nazırdır. O, insanlara
           şah  damarından  daha  yakındır  (Kaf,  50/16).  Bütün  dualar
           doğrudan doğruya ona yöneltilir. Yalnız ona ibadet edilir, yal-
           nız ondan istenir (Fatiha, 1/5; Araf, 7/55; Şura, 26/213; Ka-
           sas, 38/88; Gafir, 40/60; Cin, 72/ 18).

           Bazı  bilim  insanları,  bilimsel  verilerden  hareketle  yaratıcı
           kudret olan Allah’ı ispat yoluna gitmişlerdir.  İnsanın yaratı-
           lıştan itibaren inanma duygusu ile donatılmasını, âlemdeki
           varlıkların sonradan yaratılmasını ve bir yaratıcıya muhtaç
           ve bunun bir sebebe bağlı olmasını, kâinatın şaşmaz bir den-
           ge ve ahenk içinde bulunmasını Allah’ın varlığının delili ola-
           rak ileri sürmüşlerdir.

           Kâinat kitabını okuyarak iman edenlerin en çok bilinen ör-
           neği Hz. İbrahim’dir. Kur’an-ı Kerim’de anlatılan şekliyle puta
           tapıcılığın etkili olduğu bir muhitte yetişen Hz. İbrahim, bir
           gece hava kararınca gökyüzündeki yıldızı gördüğünde onun
           Tanrı  olabileceğini  düşünür.  Ay  doğduktan  sonra  yıldızın
           kaybolduğunu gören Hz. İbrahim bunun Tanrı olabileceğine
           kanaat getirir. Sabah olunca güneşin doğuşuna şahit olduğun-
           da onun daha büyük olduğunu ve Tanrı olmaya layık olanın
           güneş olabileceğine karar verir. Fakat akşam olduğunda o da
           batınca Tanrı’nın değişmez varlık olması gerektiğini, değiş-
           ken şeylerin bir yaratıcıya muhtaç olabileceğini düşünmeye
           başlar  ve  yaşadığı  çevredeki  bu  tür  inanışların  toplumdaki
           çarpık inanış ve uygulamanın ürünü olduğunu ifade eder. “Ey
           kavmim! Ben sizin Allah’a ortak koştuğunuz şeylerden uzağım
           der.” Sonra da “Ben hakka yönelen birisi olarak yüzümü, gökle-
           ri ve yeri yaratana döndürdüm. Ben Allah’a ortak koşanlardan
           değilim.” ifadeleriyle kâinat kitabını okuyarak içinde yaşadığı
           toplumun batıl inanışlarından uzak kalır (En’âm, 6/76-79). O
   74   75   76   77   78   79   80   81   82   83   84