Page 375 - islam
P. 375
350 Prof. Dr. Mustafa ERDEM
Hz. Muhammed insanlarla ilişkilerini sosyal sınıflara, kast
sistemine veya insanların doğuştan gelen meziyetlerine göre
değil, çalışmakla kazanılan ve ehliyete dayanan özellikleri-
ne göre belirlerdi. Herhangi bir görev vereceği kişide ehliyet
esasını arar ve bu konuda herkese eşit davranırdı. Azatlı köle-
si Hz. Zeyd b. Harise’yi Mute Savaşı’na komutan tayin etmesi,
Hz. Amr İbn As’ı yeni Müslüman olmasına rağmen Hz. Ebu
Bekir ve Hz. Ömer’in de içinde bulunduğu bir askerî birliğin
başında görevlendirmesi, vefatından önce büyük bir ordunun
komutasını Hz. Üsame b. Zeyd gibi çocuk denilebilecek yaşta
genç bir sahabeye vermesi, emanetleri ehline verme konu-
sundaki hassasiyetinin en güzel örneklerindendir.
Hayâsızlık hem birey hem de toplumların hayatı açısından
çok önemlidir. Hayâ duygusundan uzak kalanlar her türlü
kötülüğü yapmakta sakınca görmezler ki bu da insanlık için
felakettir. Hz. Peygamber, Allah’ın her insanda yarattığı utan-
ma duygusu olarak tarif edilen hayânın en yüksek derecesine
sahiptir. Peygamber’imiz (sav) şaka yaparken de konuşur-
ken de utanılacak bir tek kelime söylememiştir. Hz. Ebû Saîd
el-Hudrî: “Peygamber (sav), perdesi içindeki bakireden daha
utangaçtı. Bir şeyden hoşlanmadığı zaman onu yüzünden an-
lardık.” demiştir (Müslim, Fezâil, 67). O, hayâ konusunda pek
çok emir ve tavsiyelerde bulunmuştur: “İlk peygamberlerden
itibaren halkın duyup idrak ettikleri bir söz vardır: Utanma-
dıktan sonra dilediğini yap!” buyurmuştur (Buhârî, Edeb, 78).
Hz. Ali, Hz. Hüseyin’e Peygamber’imizin ahlaki özellikleri ile
ilgili olarak şunları anlatmıştır: “Hz. Peygamber güler yüzlü,
güzel huylu, nazik kalpli idi. Kendisinin ağzından kötü bir söz
çıkmazdı. Sevmediği bir hareketi, hoşlanmadığı bir şeyi ihtiyat-
la karşılardı. Şayet böyle bir harekette bulunan adam, hareke-
tini kabul ettirmeye çalışacak olsa onu ayıplamadan, kalbini
kırmadan ya bundan vazgeçirir ya da susarak hoşnutsuzlu-
ğunu hissettirirdi. O, kişisel münakaşa ve mücadeleden, gere-