Page 31 - islam
P. 31
6 Prof. Dr. Mustafa ERDEM
birer din kurucusu olmayıp, Allah’ın dinini insanlara tebliğ
eden ve yaşayarak örnek olan seçkin insanlardır. Bu sebeple
onların kendi arzularıyla Allah adına, din adına bazı emir ve
yasaklar koymaları, Allah’ın koyduğu kuralları değiştirmeleri
mümkün değildir.
İnsanın inanma duygusunu tatmin etmesi gerekir. Fakat akıl
etkileşime açıktır. Bundan dolayı Cenâb-ı Allah onun inanma
duygusunu doğru bir şekilde tatmin etmesi, bunu beşerî un-
surlarla lekelememesi, kirleterek maksadının dışına çıkar-
maması, yanlış yönlere yönlendirmemesi için akla rehberlik
etmek üzere, insanlar içinden seçtikleri bazı özel kişileri pey-
gamberlikle görevlendirmiştir. Peygamberler; insanlar ara-
sındaki ihtilaf ve farklılıkları gidermek, inanç ve dini uygula-
mada doğruyu bulmalarına yardımcı olmak, birliği sağlamak,
akli yetersizlik ve nefsi zaafları vahiy ile kontrol altına almak
için çok önemli görev ve sorumluluklar üstlenmişlerdir. Dinî
duygunun ve inanma ihtiyacının ilk insanla başladığı dikkate
alınarak İslam, ilk insan Hz. Âdem’i Allah tarafından görev-
lendirilen ilk peygamber olarak bildirmiştir.
Peygamberler insan olmakla birlikte, insanlara inanç unsur-
larını öğretmek veya ruhlar âleminde verdikleri sözü hatır-
latmak üzere Allah tarafından görevlendirilmişlerdir. Hz. Pey-
gamber’in görev ve sorumluluğu Kur’an-ı Kerim’de “Şüphesiz
biz seni hak ile müjdeleyici ve uyarıcı olarak gönderdik. Sen
cehennemlik olanlardan sorumlu tutulacak değilsin.” (Bakara,
2/119) şeklinde uyarıcı olarak vurgulanmaktadır.
Zaman zaman bazı çevrelerde “akla” kendine özgü bir kutsal-
lık atfedilerek “vahye” eş değer bir özellik veya bilgiye kay-
naklık görevi yüklenmekte, bunun yanında vahiy ve nübüvvet
olmasa bile insan aklının bu açığı doldurup dolduramayacağı
konusu tartışılmaktadır. Ehl-i Sünnet geleneğinin büyük ön-
derlerinden İmam-ı Maturidî (ölm. 333/944), insanların akıl-
larıyla Allah’ın varlığını, birliğini bilebileceğini söylemekte-