Page 263 - islam
P. 263
238 Prof. Dr. Mustafa ERDEM
Bu ayeti kerimelerde, insanların mal ve çocuklarla alakalı
duygusal ilişkilerine dikkat çekilirken, insanın dünya ve ahi-
ret hayatı ile ilgili kazanım veya kayıplarına da vurgu yapıl-
mıştır. Her ikisinin de bir imtihan aracı olabileceğine, Allah’ın
rızasına hizmet etmesi gerektiğine dikkat çekilmiş, özellikle
bunların bir amaç olmadığı, günah ya da sevap kazanmanın
aracı olabileceği hatırlatılmıştır.
Kur’an-ı Kerim’de “Ey iman edenler! Kendinizi ve ailenizi yakı-
tı insanlar ve taşlar olan ateşten koruyunuz…” (Tahrîm, 66/6)
şeklinde geçen uyarı, aile büyüklerine dünya ve ahiret saadeti
açısından çok önemli görev ve sorumluluklar yükler. Ebevey-
nler, çocuklara Allah’ın bir emaneti olduğu bilinciyle sahip
çıkmalı, onların Allah’a şükür görevini yerine getirmek için
çok büyük bir imkân ve fırsat olduğunu hatırdan uzak tutma-
malıdır. Bu arada anne-baba; çocuklar arasında başta cinsiyet
olmak üzere hiçbir ayrım yapmamalı, aralarında adaletle mu-
amele etmelidir.
Çocuk Allah vergisidir. Yaratan ve yaşatan yegâne kudret
odur. Dilediğine dilediğini verir. Dilediğine de vermez. Onun
vermediğini verecek hiçbir kudret yoktur. Onun verdiğine de
engel olmak mümkün değildir. Yüce Allah, yaratma konusun-
daki takdirin sonucu olarak insanlara kızlı erkekli çocuklar
lütfeder. İnsanlık tarihinin başlangıcından itibaren ilahî bir
denge ve yaratılış kuralları çerçevesinde bu durum devam
eder. Bu ilahî kurallar çerçevesinde Allah insanlara kızlı er-
kekli farklı cinsiyetler vererek imtihan ederken bazılarını da
çocuksuz olarak sınar.
Çocuk sahibi olmada anne-babanın rolü ikinci derecede önem
taşımaktadır. Zira çok istedikleri hâlde çocuk sahibi olmayan
azımsanmayacak aileler bulunmaktadır. Dolayısıyla anne-ba-
ba, kız veya erkek ayrımı yapmaksızın Allah’ın lütfundan baş-
ka bir şey olmayan çocuklardan dolayı O’na şükran duymalı
ve mutlu olmalıdır.