Page 265 - islam
P. 265
240 Prof. Dr. Mustafa ERDEM
yorlar.” (Nahl, 16/58-59) buyrularak İslam öncesi kız çocuk-
ları ve kadının statüsüne dikkat çekilmektedir.
Kız çocuklarına karşı geçmişte yaşanan olumsuzlukları orta-
dan kaldırmak için Hz. Peygamber’in şu hadisi çok anlamlı-
dır: “Üç tane kız çocuğunu yetiştiren, onları güzel terbiye eden,
evlendiren ve onlara iyilikte bulunan insan için cennet vardır.”
(Ebû Dâvûd, Edeb, 120, 121).
Çocukların neslin devamı açısından olduğu kadar ailenin
dünyevi mutluluğu için de çok büyük katkı sağladığı unutul-
mamalıdır. Hatta Hz. Peygamber öldükten sonra amel def-
terleri kapanmayan kimselerle ilgili bilgi verirken, kendisine
dua eden hayırlı evlat yetiştirenleri de sayar (bk. Müslim, Va-
siyye, 14).
Anne-baba, mümkün olduğu kadar erken bir vakitte çocuk-
larına güzel bir isim koymak, ona Müslüman kimliğinin ilk
adımı olarak sağ kulağına ezan sol kulağına kamet okumak,
iyi bir terbiye ve eğitim vermek, evlendirmek ve çocuklar ara-
sında ayrım yapmamakla yükümlüdür. Bunlar çocuğun an-
ne-baba üzerindeki haklarındandır. Ebeveyn bu konuda hem
Allah’a hem de içinde yaşadığı topluma karşı sorumludur.
Çocuklara verilen ismin yaşayan kültürle çok yakın alakası
bulunmaktadır. İnsanlar çocuklarına, geçmişten günümüze
kendileri için sevdikleri, örnek aldıkları veya geleneklerin,
aile büyüklerinin tanınması ve canlı tutulması bakımından
çeşitli isimler koyarlar. Hz. Peygamber; “Şüphesiz ki siz kı-
yamet gününde kendi isimleriniz ve babalarınızın isimleriyle
çağrılacaksınız, o halde (çocuklarınıza) güzel isimler koyunuz.”
(Ebû Dâvûd, Edeb, 61) buyurarak isimlerin dünyada değil
ahiretteki önemine de dikkat çekmekte, kişilik ile alakasına
işaret etmektedir. Peygamber’imiz (sav) sadece İslam inancı
ile bağdaşmayan ve insan zihninde kötü çağrışım yapan isim-
leri değiştirmiştir.