Page 187 - islam
P. 187
162 Prof. Dr. Mustafa ERDEM
Hz. Havva cennetten çıkarıldıkları zaman dünyanın farklı
bölgelerine inmiş ve Mekke yakınlarındaki Arafat Dağı’nda
buluşmuşlardır. Bunun hatırası olarak Hz. Âdem’in torunla-
rı burada mahşeri andıran bir görüntü ile Allah’a minnet ve
şükran duygularını ifade etmekte, işledikleri günahlarından
arınmak için Allah’a yalvarmaktadır. Arafat insanın dünyaya
ayak basışını ve kıyamette Allah’ın huzurunda duruşunu tem-
sil eder.
Bir başka yönüyle hac, Hz. İbrahim ve ailesinin yaşadıklarını
hatırlamaktır. Hac görevini yerine getiren her Müslüman Hz.
Hacer’in yalnız başına, insan yaşamı için pek de uygun olma-
yan bu çöllerde yaşadığı acıları, Hz. İbrahim’in sadakatini, oğlu
Hz. İsmail’in teslimiyetini kendi nefislerinde hissetmektedir.
Müslümanlar onların nefisleri ve şeytanla mücadelelerini ha-
tırlamakta, onların hâlleriyle hemhâl olmaktadır. Hz. İbrahim
ile oğlu Hz. İsmail’in yaşadıkları ibret dolu imtihan, Kur’an-ı
Kerim’de şöyle ifade edilmektedir: “Rabbim! Bana iyilerden
olacak bir evlat ver! Bunun üzerine kendine akıllı ve edepli bir
erkek çocuğu olacağını müjdeledik. Çocuk, babasıyla beraber iş
güç tutacak yaşa gelince babası ona, ‘Yavrucuğum!’ dedi, ‘Rü-
yamda seni kurban ettiğimi gördüm; düşün bakalım sen bu işe
ne diyeceksin?’ dedi. Dedi ki: ‘Babacığım! Sana buyrulanı yap,
inşallah beni sabreden biri olarak bulacaksın. Her ikisi de (ilahî
buyruğa) teslim olunca ve babası onu yüz üstü yatırınca, ‘Ey
İbrahim!’ diye ona seslendik; ‘Tamam, rüyanı gerçekleştirmiş
oldun.’ İşte biz iyileri böyle ödüllendiririz. Bu, kesinlikle apaçık
bir imtihandı. Biz, (oğlunun) canına bedel olarak ona iri bir
kurbanlık verdik.” (Sâffât, 37/100-107).
Hac, aynı zamanda Hz. Peygamber’in vefatından üç ay kadar
önce ve “Veda Haccı” olarak nitelenen hac esnasında yüz bin-
den çok fazla Müslüman’a yaptığı meşhur “Veda Hutbesi” ni
de hatırlatmaktadır.
Hac, ibadetler içerisinde hem mal hem de beden ile yapılan
ibadetlerdendir. Bu ibadeti yapabilme maddi imkânına sahip