Page 145 - islam
P. 145
120 Prof. Dr. Mustafa ERDEM
şer, iyi ve kötü, faydalı ve zararlı her ne varsa hepsini Allah’ın
bilmesi, dilemesi, kudreti, takdiri ve yaratması ile olduğuna
iman etmektir. İnsanın işlediği amellerin Allah’ın ezelî ilmi ile
bilinmesi, onun insanın kendi iradesi ile işlenmesine engel ol-
maz. Zira insan kendi yaptığı amellerin ezelde Allah tarafın-
dan bilindiğinden habersizdir. Ayrıca Allah kullarının kendi
iradelerine hiçbir zaman sınır koymamaktadır.
Yüce Allah, insanlara iyiyi kötüden, hayrı şerden ayırt edecek
akıl vermiş, zaman zaman gönderdiği peygamberler, indirdiği
kitaplarla hangi işlerin iyi, hangilerinin kötü olduğunu bildir-
miş, iyi iş yapanların ahirette ödüllendirileceğini, kötü iş ya-
panların da cezalandırılacağını haber vermiştir.
İnsanlar, kader ve kaza konusunu kurcaladıkları zaman ço-
ğunlukla ifrat ve tefrite düşmektedirler. Bundan dolayı bu ko-
nulara fazla girmemeleri konusunda uyarılmışlardır.
Kader, mahiyeti Allah tarafından bilinen bir sır ve imani bir
konudur. Kader konusunu kesin biçimde çözmeye girişmek,
insanın kapasitesini zorlaması ve imkânsıza talip olması de-
mektir. Bundan dolayı Hz. Peygamber kaderle ilgili tartışma-
lara girilmesini doğru bulmamaktadır.
Ashabı kiramdan bazıları bir gün kader konusunda birbirle-
riyle tartışırken Hz. Peygamber yanlarına gelmiş, öfkesinden
yüzü nar gibi kızarmış olarak: “Siz bununla mı memursunuz.
Yoksa bunun için mi yaratıldınız? Sizden önceki ümmetler, bu-
nun yüzünden sapıtıp helak oldular.” buyurmuştur (Tirmizi,
Kader, 1).
İnsanlar kaderi bahane ederek kendilerini sorumluluktan
kurtarmazlar. Bir insan Allah böyle yazmış, alın yazım buy-
muş, Allah böyle takdir etmiş, ben ne yapayım diyerek günah
işleyemez veya işlediği günahlardan ötürü suçsuz sayılamaz.