Page 179 - Türk Ortodoks Patrikhanesi
P. 179
1 7 0 Dr. Mustaf a BAŞ
'
Cami, Karamanlılar'ı şöyle anlatmaktadır: "İstanbul l uların ' K ara
manlı Rum'diye diğerlerinden ayırt ettikleri bu Hıristiyan taifenin diğer
Rumlar nazarında bir hususiyetleri vardır. Karamanlı Rum, Yunan dili
ni hiç bilmez; gayet saf -hatta Müslüman Türklerden daha temiz- bir
Türkçe ile konuşur. Kendilerine mahsus kiliselerinde Türkçe ibadet
.
ederler, kendilerine mahsus papazları Türkçe ayin yaparlar ... Yalnız
Ahmet, Mehmet yerine Hristo ve Petro adını taşıyan bu Hıristiyan Türk
lerin aile isimleri: Çakır Oğulları, Çınar Oğulları, Arslan Oğulları gibi
halis Türk unvanlarıdır." (40)
Karamanlı olarak anılan ve Türk oldukları şüphe götürmeyen bu in
sanlar, nüfus mübadelesi yapıldığı yıllarda mübadeleye tabi tutulmuşlar
dır. Ancak gönderildikleri Yunanistan'da Türkçe konuştukları için tam
olarak kabul görmemişler, konuştukları dili terke zorlanmışlardır<41 l.
(40) Cami. 5-6.
(41) Tez takdiminden sonra basılmış bulunan Yonca Anzerlioğlu'nun Karamanlı Ortodoks Türkler
isimli çalışmasında kendisi ile röportaj yapılan Karamanlı Türkü Maria Sütoğlu bunu şöyle di
le getirmektedir; "Buraya gelincikte Türkçe konuşuyorduk. Urumca bilen yok idi. Çocukları
mız bilmiyordu Urumca. Y a sak etiler bizim dilimizi mektepte . . . Bkz.Yonca Anzerlioğlu, Kara
manlı Ortodoks Türkler, Ankara, 2003, 144. Rumlar tarafından kendilerine "Karamanlis veya
Karamanos" isimleri verilen bu insanlar, Anadolu Türkü ile benzerlikleri devam eden örf, adet
ve geleneklerini günümüze kadar devam ettirmişlerdir. Anzerlioğlu çalışmasında Yunanis
tan 'da yaşayan Karamanlılar arasında evlilik, doğum, günlük hayata dair bazı geleneklerin
Anadolu'da olduğu gibi devam ettiğini, bir çok ortak şarkı ve türkünün terennüm edildiğini
.
vurgulamıştır ... Bkz.Anzerlioğlu, 149-153.Kayseri Çukurköy'den mübadil olan Sultan Asla
noğlu kendisi ile yapılan röportajda yeni gelinin davranışlarını şöyle dile getirmiştir; "Gelin
oldunmııydu, kaynana, kaynata, eltiye söylemezdik. V a r mı sizin orda? Zabanan kalktıkmıydı
elimize bir desti alırdık, ellerine su dökerdik, o elini yurdu, öteki elini yurdu. Elti eltinin elini
ö p erdi. Çocuk varsa onun da yüzünü öpüyodun. Her vahıt bunu yaparlardı. Şimdi burdu bü
yüğün elini bile öpmüyorlar. Benim beş gen/im var. Beşi de el öper. Y e rli öpmüyor. Köyü boz
dular. Ayakkabıları çıharırdık bir misafir geldimiydi, gidecek vahıt, yatacak vahıt ayaklarını
.
yurduk. Siz yur musunuz? Öyleydi adet. Kaynata kaynana döşeğe girmeyincik gelin girmeye
.
ceğidi döşeğe . . Ölen kızım güccüdü, yeni yürüyodu ... Şora babamın evi, çocuğu aldık geliyoh.
Babamın arkasında ben önündeyim. Gel yavrum gel dedim. Kaynanam da sordu soruduyor.
Utanmıyon mu babanın yanında yavrum demeye dedi. Sevemiyodun çocuğu ... Bkz. Anzerlioğ
lu, 154. Halen bir başka versiyonu ile Anadolu'da çocuklara küçük yaşta öğretilen duanın bir
benzeri olan duayı, Ekaterini Evyenidou gece yatmadan önce annesinin şu şekilde söylediği
ni belirtmektedir; "Aman Panayiam, tatlı Panayiam, sağdan sola yokla Panayiam. Y o k/asın
da bekleyesin. Hristos E f endinin kilitleri başıma yastık. Y a ttım sağıma, döndüm soluma, me
lekler şahit olsun datlı canıma, gümiiş dinime, alım imanıma . . Bkz.Anzerlioğlu, 146
.