Page 28 - islam tarihi ve tarihcileri.indd
P. 28
28 | Ahmet Emin
haberlerinde ondan çokça nakilde bulunmaktadır. O,
124 H. senesinde vefat etmiştir.
Bu siyer ravilerinin birçoğu, şiir dinliyorlar ve şiir
yazıyorlardı. Şiirleri, rivayetlerinde kullanmayı da fay-
dalı görüyorlardı. Mesela: Ebubekr bin Hazm, Hassan
bin Sabit el-Ensari’yi, uzun bir anlatımla Ferezdak’tan
14
üstün görürdü. İbn-i Şihab ez-Zühri, şiirle ilgili konu-
şur ve şöyle derdi; “Kulaklara hoş gelen, nefisleri coştu-
15
ran şiirlerinizi getirin.” Her halde bu ilk siyercilerin,
şiire olan meyli ve onu kullanma istekleri bazı şiirleri
peygamberimizi övmek için kullanmalarına sebep teş-
kil etmiştir.
Bunlardan sonra, Abbasi döneminde yaşayan bir
başka tabaka geldi ki; en meşhurları Musa bin Ukbe,
Mamer bin Raşid, İbn-i İshak ve Vakıdi'dir.
ÜÇÜNCÜ TABAKA TARİHÇİLERİ
MUSA BİN UKBE
Zübeyr oğullarının azatlılarındandır. Bazı bil-
gilerinde, bu bağdan istifade etmiştir. Biz en meşhur
megazi alimlerinin Urve bin Zübeyr ve oğlu Hişam
olduğunu, önceden görmüştük. Musa ile kardeşleri
İbrahim ve Muhammed, Medine’de ilim ehli olarak ta-
nınmışlardır. Üçü birden, fıkıh ve hadis sahasında şöh-
ret bulmuşlardır. Küçükleri Musa ise, daha çok mega-
zi ilmiyle tanınmıştır. Malik bin Enes, onun hakkında
“İbn-i Ukbe’nin megazi ilmini öğreniniz, megazi’nin
14 Aynı Eser XIX/38
15 El Hamdatü: Şehvet. Ezheri cümlenin manası kulaklar her duyduğunu
kabul etmez demektedir. Bununla birlikte “hamdatü” kelimesi
vecizelerin ve garip hadislerin ortya koyduğuna göre şehvet sahibi olma
anlamına gelir. (A.Emin)