Page 277 - islam
P. 277

252  Prof. Dr. Mustafa ERDEM


           yerleşip dilediğiniz şeyden yiyin. Ancak şu ağaca yaklaşmayın!
           Sonra zalimlerden olursunuz. Derken şeytan kapalı olan avret
           yerlerini birbirine göstermek için onlara fısıldayıp kafalarını
           karıştırdı ve Rabbiniz size bu ağacı sırf melek olursunuz veya
           ebedî yaşayanlardan olursunuz diye yasakladı dedi. Onlara ben
           gerçekten  sizin  iyiliğinizi  isteyenlerdenim  diye  de  yemin  eti.
           Böylece ikisini de ayartmış oldu. Ağacın meyvesini tattıkların-
           da ayıp yerleri kendilerine göründü ve cennet yapraklarından
           üzerlerini örtmeye başladılar. Rableri onlara, Ben size o ağacı
           yasaklamadım mı ve şeytanın size apaçık bir düşman olduğunu
           söylemedim mi? diye seslendi. Dediler ki: Ey Rabbimiz! Biz ken-
           dimize zulmettik. Eğer bizi bağışlamaz, bize acımazsan mutla-
           ka ziyan edenlerden oluruz.” (A’râf, 7/19-23). “Bunun üzerine
           Âdem’e Rabbinden bazı sözler ulaştı (bunlarla tövbe etti): Rab-
           bi de onun tövbesini kabul buyurdu. Şüphesiz o, tövbeleri kabul

           buyuran ve rahmeti sınırsız olandır.” (Bakara, 2/37).
           Bu ayetlerden anlaşıldığına göre; Hz. Âdem ve Hz. Havva ikisi
           birden şeytan tarafından aldatılmış ve yasak ağaçtan yemiş-
           ler,  cennetten  çıkarılarak  yeryüzüne  gönderilmişlerdir.  Her
           ikisi de işledikleri günahtan tövbe etmişler ve tövbeleri Allah
           tarafından kabul edilmiştir.
           İslam inancına göre her doğan çocuk temiz ve masum olarak
           doğar.  (Müslim,  Kader,  22)  Bunun  yanında  günah  ve  sevap
           doğrudan  bireyi  ilgilendiren  hususlardır.  Yüce  Allah:  “Her-
           kesin  kazandığı  kendisine  aittir.  Hiçbir  insan  bir  başkasının
           günahından  sorumlu  değildir.”  (En’âm,  6/164)  buyurarak
           Hıristiyanlığın asli suç inancını kökten reddetmiştir. Bu ayet
           kapsamında  halk  arasında  dolaşan  ve  toplumsal  iletişimde
           oldukça etkili olan, başkalarını kendi söylemlerine ve düşün-
           celerine ortak etmek için kullanılan “Vebali günahı bana ait.”,
           “Günahını çekeyim.” gibi sözlerin hiçbir anlamının ve kıyme-
           tinin  olmadığı,  inanç  değerlerimiz  ve  ahlaki  kurallarımızla
           tabandan uyuşmadığı anlaşılmaktadır.
   272   273   274   275   276   277   278   279   280   281   282