Page 207 - islam
P. 207
182 Prof. Dr. Mustafa ERDEM
nin öncelikle ahlaksız ortamlardan uzaklaşması ve kendisini
kötüye götürecek kişilerle arkadaşlık etmemesidir.
İnsanın ahlaklı olanları kendine dost edinmesi, onlarla sami-
miyetini geliştirmesi İslam’ın emridir. Bu dostluk öyle ileri bir
seviyeye çıkmalı ki, karşılıklı olarak birbirlerine kusurlarını
söyleyebilmeli, yanlışa ve günaha karşı birbirlerini uyarabil-
melidir. Hatta kişi arkadaşının kendisini uyarması konusunda
ısrar etmeli, bu konuda onu üzecek ve kendinden uzaklaştıra-
cak bir tutum ve tavır içine girmemelidir.
Hz. Peygamber toplum içinde iyilik ve güzelliklerin etkin
olabilmesi için Müslümanların örnek olma vasıflarına dik-
kat etmelerini ve doğruları teşvik ederken, yanlışlara karşı
da duyarlı olmalarını sağlama adına “ayna” örneğini vererek
“Mümin, müminin aynasıdır.” buyurur (Ebû Dâvûd, Edeb, 49).
Ayna gerek kişinin başkaları yanında kendine çekidüzen ver-
mesi gerekse camın arkasındaki sır denen koruyucu ile kendi
özelinin başkaları ile paylaşılmasını engellemesi bakımından
çok güzel ve önemli bir örnektir. Müslümanlar ayna örneğin-
de olduğu gibi hem kendilerinin düzeltilmesinden hem de
başkalarının yanlışa düşmelerinden sorumludurlar. Her hâl
ve şartta birbirlerine uyarı görevini yerine getirmek duru-
mundadırlar.
Ahlaki güzelliklere erişmek ve onu hayatında etkin kılmak
isteyenler, kendilerine örnek alacakları kişiler aracılığıyla,
bütün davranışlarını onunla karşılaştıracak böylece ken-
disinin yanlışlarını düzeltecek ve kendinde olmayan güzel
davranışları da karşısındaki kardeşinden öğrenecektir. Zira
başkalarının yanlışlarını kolayca görebilen insanın, nefsinin
etkisiyle kendi davranışlarının kötü ve çirkinliğini değerlen-
dirmesi oldukça zordur. Bundan dolayı olsa gerek Hz. Ömer
“Bana kusurlarımı bildiren kişiye Allah merhamet etsin.” de-
miştir. Hz. İsa’ya ait olduğu söylenen “Ben edebi edepsizlerden
öğrendim.” sözü bir vecize olarak nakledilmektedir. Hatta