Page 22 - Hz_Nuh
P. 22
Hz. NUH 21
Fıtrat, Yüce Allah’ın insana bahşettiği, yaratıcısını tanıma
9
eğilimi, hakkı benimseme yatkınlığıdır. İnsan, henüz fiziki
olarak yaratılıp sorumluluk üstlenmeden önce ruh aşamasın-
dayken, kendisine inanma duygusu verilmiş, kime, niçin, na-
sıl inanacağı öğretilmiştir. İnsanlar tarihin ilk dönemlerinden
itibaren hep bu duyguyu yaşamış ve günümüze kadar bunu
tatmin etmeye çalışmıştır. Şu ayeti kerime bu hususu çok açık
bir şekilde ifade etmektedir:
“Kıyamet gününde, biz bundan habersizdik demeyesiniz diye,
Rabin Âdemoğullarından, onların bellerinden zürriyetlerini çı-
kardı, onları kendilerine şahit tuttu ve dedi ki: Ben sizin Rabbi-
niz değil miyim? (Onlar da) Evet (buna) şahit olduk, dediler.” 10
Türk-İslam kültüründe “elest bezmi” olarak tanımlanan bu
aşama, fıtrat ile ilişkilendirilmekte, insanın Rabbini tanıyacak
bir sorumlulukla yaratıldığı kabul edilmektedir. Yukarıda işa-
ret ettiğimiz hadisi şerifinde Peygamberimiz Hz. Muhammed,
yaratılıştan gelen manevi duyguların ebeveynin müdahale-
siyle değişebileceğini hatırlatırken, fıtratın yaratılış anındaki
konumuna ve müdahale edilemez bir manevi olgu olduğuna
dikkat çekmiştir.
İnsan yaratılış anında tabiat ve mizaç bakımından temiz ve
sağlıklıdır. Bu durum, masumiyet karinesi olarak reşit olun-
caya kadar devam etmektedir. Ancak reşit olduktan sonra
akıl, nefis, çevre gibi iç ve dış faktörler devreye girmekte-
dir. Böylece yaratılıştan gelen masum fakat doldurulamamış
duygular şekillenmeye başlamaktadır. Fıtrat çeşitli olumsuz
etkilere maruz kalmadığı sürece yaratanını tanıma ve iyiliğe
yönelme eğilimindedir. Bütün insanlar yaratılış anında sahip
11
oldukları fıtrat bakımından aynıdır.
9 Mustafa Sinanoğlu, “İslam”, TDV İslam Ansiklopedisi, İstanbul, 2001. s. 23/1.
10 Araf, 7/172.
11 Hadislerle İslam, s. 1/360.