Page 169 - Hz_Nuh
P. 169

168  Prof. Dr. Mustafa ERDEM


           öğüt vermek istesem de fayda vermez. O sizin Rabb’inizdir ve

                                 544
           O’na döndürüleceksiniz.”  demiştir. 545
           Hz. Nuh, bir peygamber olarak ilahi buyruk neyi gerektirdi
           ise onu eksiksiz yerine getirmeye ve özellikle insanların gü-
           nahlarıyla  helake  değil,  imanlarıyla  hidayete  ererek  kurtu-
           luşlarına vesile olmak için çok gayret etmiştir. Nitekim ken-
           disini yalanlayanlara karşı hemen beddua yerine “Rabb’im!
           Bunların  beni  yalancılıkla  suçlamalarına  karşı  bana  yardım
              546
           et.”  diye dua etmiştir. Müfessirler onun duasını şöyle yo-
           rumlamıştır: “Bana inanmaya yanaşmamaları hâlinde vadet-
           tiğin azabın gerçekleşmesi konusunda bana yardım et! Çünkü
           bu onların başına dünyada iken gelecektir. Ben onlara azabın
           kendilerini dünyada iken yakalayacağını söylediğimde beni ya-
           lanlamışlardı. İşte bu yalanlarını boşa çıkartmak üzere onlara

           bu dünya da iken azabı ver”.  547
           Bütün peygamberlerin görevi, insanları içine düştükleri ba-
           taklıktan, sapıklıktan kurtarıp hidayete götürmektir. Hz. Nuh
           da onlardan birisi olarak sonuna kadar sabretmiş ve görevini
           aksatmadan yapma gayreti içinde üstlendiği sorumluluğu ye-
           rine getirmeye çalışmıştır. Ancak uzun süreli çabaları sonuç
           vermemiş, tam aksine her geçen gün çevresindeki insanların
           tehditlerinin  dozu  artmıştır.   Bunun  üzerine  Hz.  Nuh:  “…
                                      548

           544   Hud, 11/33-34.
           545   İşin aslı da şudur: Cenab-ı Hak ezelî ilmiyle azgınlığı ve sapkınlığı tercih
               edeceğini bildiği kimseyi azgınlık içinde bırakmayı, sapkınlığı tercih edece-
               ğini bildiği kimseyi de dalalet içinde bırakmayı irade buyurur. Çünkü Allah’ın
               ilminde azgınlığı, sapkınlığı tercih eden kimse, O’nun düşmanlığını tercih
               etmektedir.  Kendisine  düşmanlığı  seçeceğini  bildiği  için  Cenab-ı  Hakk’ın
               hidayeti irade buyurması caiz değildir. Çünkü kendisine düşmanlık yolunu
               seçen birine dost olmaya çalışan insanın bu durumu ancak onun zayıflığını
               gösterir. İşte ayeti kerimede de azgınlığı ve dalaleti seçeceğini bildiği biri-
               ne Cenab-ı Hakk’ın hidayeti dilemeyeceğine işaret edilmektedir. (Maturidî,
               Te’vilat, 7/187.)
           546   Mü’minun,23/26.
           547   Maturidî, Te’vilat, s. 10/36.
           548   Şuara, 26/116.
   164   165   166   167   168   169   170   171   172   173   174