Page 170 - Hz_Nuh
P. 170
Hz. NUH 169
Rabb’im, doğrusu kavmim beni yalanladı. Artık benimle onla-
rın arasında Sen, bir hüküm ver. Beni ve beraberimdeki mü-
549
minleri kurtar.” diyerek içinde bulunduğu zor durumu Al-
lah’a havale etmek durumunda kalmıştır.
Hz. Nuh’un yanında kendisine inanan çok az insan olduğun-
dan, onların katkısıyla kavmini bozgunculuktan ve benzeri
550
yanlışlardan engellemeye gücü yetmemiştir. Tefsirlerde Hz.
Nuh’un, kavminin iman edeceğinden ümit var olduğu sürece,
asla onların helaki için dua etmediği belirtilmiştir. Ne zaman
ki o, kavmine tebliğ ettiği ilahi hakikatlere inanmalarından ve
tasdik etmelerinden ümidini yitirmiştir, işte o zaman beddua
551
etmiştir. Azap vakti yaklaştığında Cenab-ı Allah Hz. Nuh’a:
“Kavminden daha önce iman etmiş olanlardan başkası artık
552
inanmayacak. Sakın onların yaptıklarına üzülme.” diye on-
ların inanç durumlarıyla ilgili kesin bilgileri vahyetmiş, Hz.
Nuh’un görev kusuru olmadığını belirtmiştir. Nitekim bütün
peygamberler, ümmetlerinin Allah’ı inkâr etmelerinden ve
Allah’a düşman olmalarından üzülmüştür. Dolayısıyla onların
553
iman etmelerini en çok peygamberler istemiştir. Böylece
Hz. Nuh da bir peygamber olarak görevini layıkıyla yerine
getirme gayreti içinde olmuş, Cenab-ı Allah tarafından, artık
kavmi için üzülmesine gerek kalmadığı şekilde uyarılmış ve
teselli edilmiştir.
Ebu Bekir İbn Arabi, az önce mealini aktardığımız ayeti ke-
rimede bahse konu olan “Kavminden daha önce iman etmiş
olanlardan başkası artık inanmayacak…” kesin hükmünün Hz.
549 Şuara, 26/117-118.
550 Maturidî, Te’vilat, s. 7/279.
551 Maturidî, Tevlat, s. 10/36; 16/151.
552 Hud, 11/36.
553 Bu durum Peygamberimiz Hz. Muhammed ile ilgili olarak Kehf suresinde
şöyle buyrulmaktadır: “Demek sen bu yeni kitaba inanmazlarsa (ve bu yüz-
den helak olurlarsa) arkalarından üzüntüyle neredeyse kendini harap ede-
ceksin.” (Kehf, 18/6)