Page 199 - Türk Ortodoks Patrikhanesi
P. 199

190                                           Dr. Mustafa BAŞ

             Türk Ortodoks Patrikhanesi, Lozan Anlaşması ile yapılan mübade­
          le neticesinde cemaatini kaybetmiş, ancak Cumhuıiyetin ilk yıllarında
          Fener karşısında etkin  bir rol  üstlenmiştir.  Zaman  içinde  cemaatinin
          azalması, Fener Patrikhanesinin  1 9 46 yılından sonra yeniden güç ka­
          zanmasıyla da kısmen kabuğuna çekilmiştir. Bu dönemlerde, Sovyetler
          Birliğinde Komünist rejim ve bu rejimin getirdiği baskı politikaları ne­
          ticesinde, Bolu Mebusu Cevat Abbas' ın Patrikhanenin kuruluşunda ya­
          pılması gerektiğini vurguladığı Hıristiyan Türk toplulukları ile temas ku­
          rulması da zorlaşmıştır.
             Patrikhane, günümüzde kuruluşundaki amacına uygun etkin bir rol
          üstlenememiş ve Cumhuriyetin ilk yıllarında olduğu nüfuzlu günlerini
          de arar hale gelmiştir.  1 9 60 İhtilali sonrası Türk Milliyetçiliğine gönül
          vermiş olan Alparslan Türkeş, Başbakanlık Müsteşarı olduğu dönemde
          Patrikhaneye gerekli ilgiyi göstermiş ve devlet nezdinde yeniden itibar
         . kazanması için çaba sarf etmiştir. Ancak Türkeş ve arkadaşlarının sür­
          güne gönderilmesi sebebiyle bu çalışmalar yarım kalmıştır. Daha sonra
         yapılan bir çok teşebbüs de netice vermemiştir.
             Alparslan Türkeş'in Patrikhane ile olan ilişkileri daha sonraki dö­
         nemlerde devam etmiş, Erenerol ailesi dışında hemen hemen cemaati·
         kalmamış olan Patrikhaneyi cemaat yönünden güçlendirmenin yollarını
         aramaya devam etmiştir. Bu amaçla Gagavuz (Gökoğuz) Türklerinden
         bir grup insanın, Türk Vatandaşlığına alınarak Patrikhane'nin yeniden
         ihya edilmesini planlamıştır. Yapılan çalışmalarla birlikte gerek Gaga­
         vuz (Gökoğuz) Türklerindeki iktidar değişikliği, gerekse uygun siyasi
         şartların Türkiye' de de oluşmaması ve nihayet Alpaslan Türkeş'in ve­
         fatı da bu teşebbüsün gerçekleşmesine imkan vermemiştir.
                 '
             1 9 90 l ı yıllardan itibaren dünyada yeni gelişmeler olmuş ve Türk
         Dünyasının büyük bir kısmını içinde barındıran Sovyetler Birliği dağıl­
         mış, bağımsız ve yarı bağımsız bir çok devlet ortaya çıkmıştır. Bu geliş­
         meler neticesinde Türk Dünyasında Hıristiyan Ortodoks olarak varlığı­
         nı devam ettiren, başta Gagavuzlar (Gökoğuzlar) olmak üzere, Çuvaş­
         lar, Hakaslar, Yakutlar gibi Türk boylarının bütün milli özelliklerini ko­
         ruyarak bu güne geldikleri görülmüştür. Türkiye Cumhuriyetinin, gü­
         nümüzde, aralarında kan ve tarihi bağlar bulunan diğer Türk topluluk­
         larıyla diyalogu, işbirliği, gönül birliğikaçınılmaz hale gelmiştir.
   194   195   196   197   198   199   200   201   202   203   204