Page 197 - Microsoft Word - orjinal
P. 197
SUBHø RECEB MAHMESÂNÎ 197
72
buna iúaret vardır. Bu kural Mecâmi‘ ve Mecelle’de úöyle geçmekte-
dir: “Bir úeyin arka planındaki gerçek gayesine delâlet eden, o úeyin
yerine geçer.” Yani gerçek anlamına vakıf olunması zor olan gizli
iúlerde, zâhir ile hükmolunur. 73
Genel olarak, niyet ile lafzın zâhir anlamı çeliúti÷inde, asıl olan,
niyet ile amel etmektir. Ancak zâhire baúkasının hakkı taalluk etti÷i
veya niyetin bilinmesinin zor oldu÷u durumlarda, zorunlu ve istisnâî
olarak zâhir ile amel olunur.
Yukarıda zikredilenlerden, niyetin anlaúılmasının önemli bir husus
oldu÷u sonucu ortaya çıkmaktadır. Çünkü gerçek hüküm niyetin bi-
linmesine ba÷lıdır; niyetin bilinmesinin zor oldu÷u durumda zâhirin
esas alınması gerekir. Bu nedenle fıkıh kitaplarında ve Mecelle’de,
lafızların tefsiri ve hukukî tasarrufların anlamlarına iliúkin pek çok
kural ve prensip görülmektedir. Bu hükümler, bazılarının iddia etti÷i
gibi lafza ba÷lı kalmayı öngörmez; aksine tasarrufların manaları ile
gerçek maksatlarının araútırılmasını amaçlar.
C. Hakikat ve Mecaz
Söz; hakikat, mecaz ve mühmel olmak üzere üç kategoriye ayrı-
lır. Hakîkat, lügat ve ıstılahta konuldu÷u anlamda kullanılan lafza
verilen isimdir. Mesela aslan, herkesçe bilinen hayvan için kullanılan
bir lafızdır; kıyas da usul bilginlerinin ıstılahında úer‘î delil manasında
kullanılan bir lafızdır. Mecaz, konuldu÷u anlamının dıúında kullanılan
lafza verilen isimdir. Mesela, Arapların, cesur kiúiye aslan demeleri
böyledir. Mühmel ise, kullanım dıúı olan ve herhangi bir manaya
hamledilemeyen lafızdır.
74
Mecelle’de; “Kelâmda asıl olan hakikattir” denilmektedir. Buna
göre bir kiúi, torunları oldu÷u halde evini çocuklarına vakfetse; öldü-
÷ünde torunları vakıftan hak sahibi olmazlar. Çünkü çocuk lafzı haki-
katte, torunları kapsamaz.
72 Güzelhisari, Menâfi, s. 320. Aynı anlamda Latin atasözünde söyle denilmektedir:
“Acta exteriora indicant interiora secreta”.
73 “Bir úeyin umur-u batınada delili o úeyin makamına kâim olur. Yani hakikatine
ıttılâ müteassir olan umûr-u bâtınada delil-i zâhirisi ile hükm olunur” (md. 68).
74 Md. 12.