Page 49 - islam
P. 49
24 Prof. Dr. Mustafa ERDEM
Allah tarafından kendilerine çeşitli nimetler verilen ve ay-
rıcalıklar tanınan Yahudi toplumu (Bakara, 2/47) Tevrat’ın
hükümlerini uygulamamış, belirtilen emir ve yasaklardan ba-
zılarını gizlemiş, bazılarını değiştirmiş, Allah’a karşı nankör-
lük etmiştir. Hatta Yahudiler daha işin başında Hz. Musa Tur
Dağı’nda iken kendilerine nezaret eden Hz. Harun’a karşı ge-
lerek Samiri adında birisi tarafından altından yapılan buzağı
heykeline tapmaya başlamışlardır (A’râf, 7/148).
Hz. Musa, Yahudilik ve Yahudiler için çok büyük bir önemi
haizdir. O Yahudi toplumundan namaz kılacaklarına, zekâtı
vereceklerine ve peygamberlerine itaat edeceklerine dair
söz almıştır. Yahudiler sıkıntılı zamanlarında söz vermelerine
rağmen, sıkıntı biter bitmez sözlerini unutmuş ve bunu alış-
kanlık hâline getirmişlerdir. Vadedilmiş topraklar olarak ina-
nılan Filistin’e girebilmeleri için orada bulunanlarla mücade-
le edilmesi gerektiğini emreden Hz. Musa’ya itaat etmemiş ve
onu yalnız bırakmışlardır. Bundan dolayı Yahudiler yıllarca
çöllerde yaşamaya mahkûm edilmiş, bir kısmı hayatını kay-
betmiştir. Onlar Hz. Musa’nın hayatta olduğu dönemde Filis-
tin’e girememişlerdir.
Yahudilerin en parlak dönemleri Hz. Davud ve Hz. Süleyman
zamanındadır. Bu ikisinin vefatından sonra, taşkınlıkların-
dan dolayı Filistin dışında yıllarca sürgün hayatı yaşamışlar-
dır. Yahudiler tarafından kral olarak kabul edilen Hz. Davud,
Yahudiler için çok önemli olan Kudüs’ü almış ve yine onlara
göre kral olan Hz. Süleyman, Yahudiler için çok önemli bir
konumda bulunan Beytü’l- Makdis’i (Mescid-i Aksa) yaptır-
mıştır.
İlahi dinler arasında kabul edilen Yahudilikte tek bir Tan-
rı’ya inanılmaktadır. Ancak onlar Tanrı’ya verdikleri sıfatlar,
onu kendi millî tanrıları gibi kabul etmeleri, Kutsal kitapları
ve dinî uygulamalarda yaptıkları değişiklikleri yönüyle İs-
lam’dan ayrılmaktadır.