Page 43 - islam
P. 43
18 Prof. Dr. Mustafa ERDEM
yer alan, insanlığın genel ahlak, fıtrat ve yararına olan husus-
larda sessiz kalmakta, inanç konusunda kişiyi inkâra götüren,
şirke bulaştıran veya genel anlamda İslam’ın temel inanç ve
uygulamalarıyla çelişen/çatışan hususlarını doğru olmadığı
gerekçesiyle reddetmektedir.
Yeryüzünde yaşayan veya temsilcileri kalmayan dinler arasın-
da, bazı benzer taraflar bulunduğu gibi birbirleriyle çelişen
inanış ve uygulamalar da bulunmaktadır. Hemen hemen hep-
sinde din kurucusu, Yüce Tanrı inancı, ölüm ötesi inanç, kutsal
kitap, mabet, cemaat, dinî inanış ve uygulamalar bulunmak-
tadır. Her din mensubu, kendi dininin en doğru olduğuna ve
onun inanç değerlerinin ve dinî pratiklerinin insanı dünyada
ve öldükten sonra kurtuluşa erdireceğine inanmaktadır.
Dinî inanışlarda en az akıl kadar duygular da etkili olduğu ve
dinî değerler akıl süzgecinden geçirilemediği için, insanlar
inandıkları bütün dinî değerleri, kendilerince makul bulmak-
tadır. Örneğin Yahudiler, kendi millî tanrıları olarak kabul et-
tikleri Yehova’nın, onlara diğer insanlardan daha farklı mua-
mele edeceğini iddia etmektedir. Hıristiyanlar, inanan-inan-
mayan insanlar tarafından, asırlardır tam izahı yapılamayan
”Baba-Oğul-Kutsal Ruh” üçlemesini, “aklen izahı zor, ancak
imanı zaruri” olarak izah etmeye çalışmaktadır. Bir başka ifa-
de ile Yahudiler kendi tanrılarına verdikleri sıfatlarla onu bir
insan gibi düşünmekte, Hıristiyanlar ise Allah tarafından in-
san olarak yaratılan ve peygamber olarak görevlendirilen Hz.
İsa’ya Tanrı gibi inanmaktadır.
Bir dinin gerçek olup olmadığını anlama konusunda bilim
insanları, onun insanlığa önerdiği değerler arasında Allah
inancı, peygamber olgusu, adalet anlayışı ve uygulamasının
olup olmadığına bakar. Dinin temel şartı, her türlü noksan
sıfatlardan uzak, rahman, rahim, âlim ve hakîm, âdil ve müş-
fik, mutlak varlık sahibi her şeyin yaratıcısı Allah tarafından
gönderilmiş olmasıdır. O dine inanmanın birinci şartı da Al-