Page 295 - islam
P. 295
270 Prof. Dr. Mustafa ERDEM
Hz. Muhammed, kendi nesep ve soyunda hiçbir zaman gay-
rimeşru bir durum olmadığını ve Hz. Âdem’den itibaren hep
nikâhlı birlikteliklere dayandığını söylemiştir.
Tarihî kaynakların ittifakla verdiği bilgilere göre; Hz. Peygam-
ber, “fil yılı” olarak bilinen Habeşistan’ın Yemen Valisi Ebre-
he’nin Hicaz bölgesini işgal ederek Kâbe’yi yıkmaya geldiği
miladi 571 yılı Nisan ayının yirmisinde, (Rebîü’l-evvel, 12)
Pazartesi sabaha karşı Mekke’de doğar. Annesi Benî Zühre
kabilesinden Vehb’in kızı Âmine, babası Kureyş kabilesinden
Haşim oğulları soyundan Abdulmuttalib’in oğlu Abdullah’tır.
Evlendiklerinde Âmine’nin 14, Abdullah’ın da 20 yaşlarında
olduğu rivayet edilir. Peygamber’imizin babası ile annesinin
dördüncü göbekte birleşen bir akrabalıkları vardır.
Peygamber’imizin (sav) babası Abdullah’ın dünya hayatın-
daki gayesi, Hz. Muhammed’in dünyaya gelmesi gibi müba-
rek bir görevi Âmine’ye nakletmekten ibaret olmalı ki o, Hz.
Muhammed annesinin karnında iken, doğumundan birkaç ay
(iki veya yedi ay) kadar önce ölmüştür. Peygamber’imiz yetim
ve fakir olarak doğmuştur.
Abdulmuttalib, Peygamber’imizin doğum müjdesini aldıktan
sonra çocuğu alıp Kâbe’ye giderek Allah’a şükür duası eder ve
tekrar onu annesine teslim eder. Arkasından torunu için bir
ziyafet hazırlatır. Soyunda böyle bir isim olmamasına rağmen
torununa “Muhammed” adını koyar. Niçin böyle bir isim koy-
duğunu soranlara “İstedim ki gökte Hak, yerde halk onu çok
övsün.” diye cevap verir (İbn Asâkir, Târîhu Dımaşk, III, 32).
Hz. Muhammed’in doğumu ile alakalı olarak İbn İshak, Medi-
ne Yahudilerinden ileri gelen birinin şöyle dediğini nakleder:
Yahudi büyük bir evin üzerine çıkarak Yahudileri yanına çağı-
rır. Bu bağırma üzerine telaşa kapılan Yahudiler, “Allah belanı
versin ne var!” diye yanına toplanırlar. Yahudi onlara “Bu gece
dünyaya gelen Ahmed’in yıldızı doğdu.” der.