Page 239 - islam
P. 239
214 Prof. Dr. Mustafa ERDEM
ran tarafla savaşın. Eğer dönerlerse aralarını adaletle düzeltin
ve (her işte) adaletli davranın. Şüphesiz ki Allah adaletli davra-
nanları sever. Müminler ancak kardeştir, öyle ise iki kardeşini-
zin arasını düzeltin, Allah’a itaatsizlikten sakının ki rahmetine
mazhar olasınız.” (Hucurât, 49/9-10) ayetleri Müslüman’ın
her hâl ve şartta adaletten, barıştan yana olmasını ve bunu da
Allah’ın rızası ve arzusu olarak yapmasını istemektedir.
Kur’an-ı Kerim toplumsal barış için bazı önerilerde bulun-
muştur. Bunların başında “Dinde zorlama yoktur…” (Bakara,
2/256) ilkesi gelmektedir. Zira insan iyiyi kötüden, hakkı ba-
tıldan ayırabilecek bir donanımda yaratılmıştır. Kendisine
yeterli bilgi geldikten sonra inanması için ısrar ve baskıya
gerek yoktur. Çünkü Yüce Allah, Hz. Peygamber’i insanlara
dini tebliğe memur ederken “Artık sen öğüt ver! Sen ancak bir
öğüt vericisin. Sen onlar üzerinde bir zorba değilsin.” (Gâşiye,
88/21-22) şeklinde uyarmıştır. Ancak bunu yaparken o, Hz.
Peygamber’e kabalıktan uzak durmak, muhataplarına yumu-
şak davranmak, bağışlayıcı olmak, istişareye önem vermek ve
sonucu da Allah’a bırakmak ve O’na güvenmek şeklinde etki-
leyici ve sonuç almayı kolaylaştırıcı bir yol önermiştir (Âl-i
İmrân, 3/159). Bu temel ilkelerin nasıl uygulanacağı ise bir
başka ayeti kerimede şöyle formülleştirilmiştir; “Rabbinin
yoluna hikmetle ve güzel öğütle çağır; onlarla mücadeleni en
güzel bir yolla yap…” (İsrâ, 17/126).
Sonuç olarak toplumsal bir yarar umuluyor ise bunun kavga
ile çatışarak değil, barışçıl yollarla ve bazı yumuşak metotlar-
la elde edileceği açıktır. Nitekim Kur’an-ı Kerim’de: “Hidaye-
te ulaşma hususunda onlara yalvarsanız sizi duymazlar, sana
bakıyor zannedersin, oysa görmezler. Kolaylığı seç/ bağışlayıcı
ol, iyi olanı emret, cahillere aldırma.” (A’râf, 7/198-199) be-
yanıyla Yüce Allah, insan iradesi ve Hz. Peygamber’in sorum-
luluğunu birlikte zikretmiştir. Hz. Peygamber üzerine düşeni
yaptıktan sonra ona uymayanları, görevini eksiksiz olarak ye-
rine getirmenin rahatlığıyla Allah’a ve ahirete havale etmiştir.