Page 107 - islam
P. 107
82 Prof. Dr. Mustafa ERDEM
Kerim’in vahyinin Hz. Peygamber’in kalbine indirilmesinden
çok önce, anlaşılması güç bir planın tasarlanmış olabileceğini
düşündürmektedir.
Kur’an-ı Kerim ile ilgilenenler şunu çok iyi bilirler ki, vahiy
geldiği zaman o bir kitap hâlinde olmadığı gibi sureler de ken-
di içlerinde düzenlenmemiştir. Hz. Peygamber, vahiy kâtiple-
rine gelen vahiylerin hangi surenin kaçıncı ayeti olacağını bil-
dirmiştir. Ancak bu arada kısa veya uzun surelerin teşekkülü
yıllar almıştır. Nüzul sebepleri ve nüzul tarihleri farklı, yüz on
dört surenin kendi içinde bu türlü bir uyum ve ahenk ortaya
koyması, Kur’an-ı Kerim’in ilahî kudret tarafından önceden
planlandığının veya onun tarafından zaman ve şartlara göre
düzenlendiğinin en açık kanıtı olsa gerektir.
Kur’an-ı Kerim’in bu şekilde tamamlanmış olması, eşine ve
benzerine rastlanılmayan bir olaydır. İster edebî ister başka
bir alana ait olsun, hiçbir eser benzer şartlarda meydana gel-
miş değildir. Kur’an-ı Kerim’in oluşumundaki bu plan saye-
sinde bir araya gelen ayetler, konularının çeşitliliğine ve on-
ları zaman bakımından ayıran mesafeye rağmen herhangi bir
çelişki, çatışma, sürtüşme ve kopukluk meydana gelmeden
birbiriyle düzenli ve ahenkli bir bütün oluşturur. Bu durum,
sanki eski bir tarihî eserin/binanın numaralanarak birbirin-
den ayrılan parçalarının, başka bir yerde eski şeklini aynen
korumak suretiyle, tekrar inşa edilmesi gibidir.
Bu şartlarda nazil olan ve bir kitap hâline gelen Kur’an-ı Ke-
rim’deki surelerin mantıki ve edebî birlikteliği, onun Allah
tarafından tasarlanan ve belli bir plan dâhilinde Hz. Muham-
med’e vahiy olarak gönderilen en üst düzeyde bir mucize ol-
duğunu gösterir.
Kur’an-ı Kerim mana yönünden de mucizedir. Hz. Muham-
med’in okuma yazma bilmediği hâlde, Allah’tan aldığı vahiy
ile insanlara bildirdiği Kur’an, en yüksek gerçekleri kapsa-
maktadır. İster pozitif isterse sosyal bilimler alanında, in-