Page 68 - Hz_ibrahim
P. 68

66  Prof. Dr. Mustafa ERDEM                                                                                                    Hz. İBRAHİM  67



           Seyyid Kutub’a göre; bu ayeti kerimede ifade buyrulan husus                   neklerde  de  görüldüğü  gibi  kemikleri  dirilten,  onu  ilk  defa
           ilahi  sanatın  sırlarını  öğretme  arzusudur.  Hz.  İbrahim  gibi            yokluktan yaratandır. Her şey yokluktan var edilmiştir. Var
           pek çok güzel ahlaki özelliklere sahip ve Yüce Allah’ın hali-                 iken yok olanların sonradan yaratılması ve ayrı parçaların bir
           li sıfatını kazanan birisinden böyle bir istek gelince, Cenab-ı               araya getirilmesi çok daha kolaydır. Hz. İbrahim’in şahsında
           Allah sırlar perdesinin bir kısmını açmıştır. Bu arzu, imanın                 gerçekleşen bu olayda asıl anlatılmak istenilen husus Allah
           sebata erip, istikrar kazanması, varlığı ve kemali ile alakalı                inancının her türlü şirkten temizlenmesidir. 161
           değildir. Bu istek imanın takviyesi için bir delil getirme arzu-
           su hiç değildir. Bu arzu başka bir hâldir. Onun ayrı bir zevki
           vardır. Bu, ilahi sırların ameli olarak gerçekleşmesi esnasın-
           da bizzat görmek isteğinden doğan ruhi bir arzudur. İnsan
           benliğinde tecrübenin bahşettiği zevk, gayba iman etmenin
           verdiği zevkten farklıdır. İbrahim Peygamber sadece kudret
           elinin faaliyet hâlini müşahede edip, o sırlar âleminin zevki-
           ne ulaşarak rahatlamayı arzulamaktadır. Yüce Allah İbrahim
           Peygamberin gönlündeki bu şek ve arzuya karşılık verdi. Ona
           doğrudan  doğruya  zatına  mahsus  olan  bir  tecrübeyi  ihsan
           etti. Böylece İbrahim (as), ilahi sırların gözünün önünde nasıl
           gerçekleştiğini bizzat müşahede etti. Bu sır kâinatımızda her
           an gerçekleştiği hâlde insanlar onun içeriğini gerçekleştikten
                                                       159
           sonra anlarlar. Bu sır, hayat bahşedilme sırrıdır.
           Sonuçta Yüce Allah ahirette olacak olan yeniden dirilme ola-
           yının  nasıl  gerçekleştirdiğini,  dünyada  iken  kabul  etmeyen
           veya bu konuda tereddütleri bulunan kimselere peygambe-
           rini  de  şahit  tutarak  göstermiştir.   160   Dipnota  aldığımız  ör-


           159    Kutub, s. 2/68-69.
           160
               Kur’an-ı Kerim’de ölüm ve dirilme ile ilgili şöyle bir örnek daha verilmek-     Hz. İbrahim’in şahsında tartışılan yeniden dirilme konusu, Hz. Peygamber za-
              tedir: “Yahut görmedin mi o kimseyi ki, evlerinin duvarları çatıları üzerine çök-  manında da tartışılmıştır. Öldükten sonra dirilmeyi inkâr eden Übey b. Halef
              müş (altüst olmuş) bir kasabaya uğradı: ‘Ölümünden sonra Allah bunları nasıl   çürümüş bir kemik alıp elinde ufaladıktan sonra Resulullah’a dönerek “Allah’ın
              diriltir acaba!’ dedi. Bunun üzerine Allah onu öldürüp yüz sene bıraktı; sonra   bu  çürümüş  kemikleri  tekrar  dirilteceğine  mi  inanıyorsun?”  dedi.  Resulullah
              tekrar diriltti. . Ne kadar kaldın? dedi. ‘Bir gün yahut daha az.’ dedi. Allah ona:   (sav) “Evet, seni diriltecek ve cehenneme sokacak.” diye cevap verdi. Bunun üze-
              ‘Hayır, yüz sene kaldın. Yiyeceğine ve içeceğine bak, henüz bozulmamıştır. Eşeği-  rine şu ayeti kerimeler nazil oldu: “İnsan görmez mi ki, biz onu meniden yarattık.
              ne de bak. Seni insanlara bir ibret kılalım diye (yüz sene ölü tuttuk, sonra tekrar   Bir de bakıyorsun ki, apaçık düşman kesilmiş. Kendi yaratılışını unutarak bize
              dirilttik). Şimdi sen kemiklere bak, onları nasıl düzenliyor, sonra onlara nasıl et   karşı misal getirmeye kalkışıyor ve: ‘Şu çürümüş kemikleri kim diriltecek? diyor.
              giydiriyoruz’ dedi. Durum kendisince anlaşılınca: ‘Şimdi iyice biliyorum ki Allah   De ki: Onları ilk defa yaratmış olan diriltecek. Çünkü O, her türlü yaratmayı gayet
              her şeye kadirdir.’ dedi.” (Bakara, 2/259.)                                    iyi bilir.”(Yasin, 36/77-79)
                                                                                         161    Mahmud, s. 137-138.
   63   64   65   66   67   68   69   70   71   72   73