Page 47 - Hz_Nuh
P. 47
46 Prof. Dr. Mustafa ERDEM
itibarıyla, içinde yaşadıkları toplumun bireyleri tarafından,
yaptıkları davet dışında, herhangi bir yönleriyle eleştirile-
96
mez.
Peygamberler, kendilerine verilen ilahi görevi yerine geti-
rirken bunu bir ayrıcalık, insanlara karşı üstünlük taslama,
başkalarını küçük görme vesilesi olarak değil, Allah’ın emrini
yerine getirmek ve onları doğru yola hidayet için yapmıştır.
Nitekim bir ayeti kerimede bu hususta şöyle buyrulmakta-
dır: “Peygamberler onlara dediler ki: ‘(Evet) Biz sizin gibi bir
insandan başkası değiliz. Fakat Allah nimetini kullarından
dilediğine lütfeder. Allah’ın izni olmadan bizim size bir delil
97
getirmemize imkân yoktur…” Buna rağmen onlar bu görev-
lerini yerine getirirken zaman zaman son derece güç duru-
ma düşmüş, bedensel ve ruhsal eziyetler çekmiş, dövülmüş,
işkencelere tabi tutulmuş, tecrit edilmiş, sürgün edilmiş ve
98
bazıları da öldürülmüştür. Böyle durumlarda bile bütün
peygamberler görevlerini yerine getirme konusunda asla
geri adım atmamış, Hz. İbrahim örneğinde olduğu gibi, “Ben
99
Rabb’ime gidiyorum. O bana doğru yolu gösterecek…” diye-
rek en zor anlarında Allah’a sığınmıştır. Hatta peygamberlik
görevi, Hz. Peygamber örnekliğinde görüldüğü üzere: “Ey
Resûl! Rabb’inden sana indirileni tebliğ et. Eğer bunu yapmaz-
san. O’nun elçiliğini yapmamış olursun. Allah seni insanlardan
100
koruyacaktır…” şeklinde ilahi bir güvenceye dönüşmüştür.
Bu güvence sayesinde onlar her an Allah’ın kendileriyle bera-
ber olacağının bilinciyle hareket etmiş, düşmanlarının kendi-
lerine bir zarar veremeyeceğinden emin olmuştur. “O halde,
sakın Allah’ın peygamberlerine verdiği sözden cayacağını san-
ma! Çünkü Allah mutlak üstündür, kimsenin yaptığını yanına
96 Furkân, 25/7, 20.
97 İbrahim, 14/11.
98 Bakara, 2/91; Âli İmran, 3/ 21, 183.
99 Saffat, 37/99.
100 Maide, 5/67.