Page 46 - Hz_Nuh
P. 46
Hz. NUH 45
mağfiret dileriz.’ demelerini değil, davranışlarının günahlarına
kefaret olacak bir hal üzere olmasını istemişlerdir.” demiştir. 91
Peygamberler birer insan olarak, Cenâb-ı Allah tarafından
kendilerine vahyedilen bütün dinî inanış ve uygulamalardan
bizzat sorumludur. Hatta onlar, diğer insanlardan farklı ola-
rak, bu ilahi mesajı toplumun diğer fertlerine tebliğ etmek,
ulaştırmak, tebyin denilen açıklama ve uygulamalarını da
92
göstermek zorundadır. Bu bağlamda bütün peygamberler,
peygamberlik görevlerini eksiksiz yerine getirip getiremedi-
ğinden, insanlar da peygamberlere iman edip onların bildir-
93
dikleriyle amel edip etmediğinden ayrı ayrı sorgulanacaktır.
Bu arada onlar Yüce Allah’tan aldıkları mesajı muhataplarına
aynen aktarmakla yükümlüdür. Bu mesaj üzerinde herhangi
bir inisiyatif kullanamazlar. Yani kendilerine inen vahiye ek-
leme ve çıkarma yapamadıkları gibi, şartların uygun olmadığı
gerekçesiyle tebliğ zamanı üzerinde de değişiklikler yapa-
mazlar. Cenab-ı Allah neyi ne zaman vahyetmiş ise onlar da
onu, o zaman tebliğ etmek zorundadır. Yüce Allah bu konuda
Peygamberimize (sav): “Eğer peygamber bize atfen bazı söz-
ler uydurmuş olsaydı. Elbette onu kıskıvrak yakalardık. Sonra
onun can/şah damarını koparırdık (onu yaşatmazdık). Hiç bi-
94
riniz buna mani de olamazdınız.” buyurmuştur. Peygamber-
ler, her şeyden önce birer kul olmaları sebebiyle insani fonk-
siyonlarının tamamını eksiksiz olarak kullanır. Yerler, içerler,
ağlarlar, gülerler, sevinirler, acılara katlanırlar, evlenirler, ço-
luk çocuk sahibi olurlar, yaşlanırlar ve ölürler. Diğer insanlar
95
gibi çeşitli dünyevi sıkıntılarla denenirler. Peygamberler,
Allah’a kulluk görevini yerine getirme konusunda asla eksik-
likleri ve kusurları olmadığı gibi, sahip oldukları meziyetleri
91 Maturidî, Te’vilat, s. 4/34.
92 İbrahim, 14/4; Nahl, 16/44.
93 Araf, 7/6.
94 Hakka, 69/44-47.
95 Rad, 13/38; Furkan, 25/20.