Page 40 - Hz_Nuh
P. 40

Şeriat







             Şeriat,  Arapça  “şerea’”  kökünden  gelmektedir.  Çeşitli  kulla-
             nım  biçimleriyle  birlikte  Kur’an-ı  Kerim’de  beş  yerde  geç-
             mektedir. Sözlükte yol, mezhep, metod, adet, insanı bir ırma-
             ğa, su içilecek bir kaynağa ulaştıran yol anlamına gelmekte
             ve hüküm koymak manasında kullanılmaktadır. Terim olarak
             şeriat, Kur’an-ı Kerim, Sünnet ve İslam âlimlerinin görüş ve
             yorumlarından (icma) oluşan dini kurallar bütünü olarak ifa-
             de edilmektedir.
             Şeriat,  diğer  dinler  için  de  kullanılan  bir  kavram  olmakla
                   71
             birlikte  genelde ve özellikle ondan İslam dininin itikadî ve
             amelî hükümleri anlaşılmaktadır. Şeriatı günlük kullanımda
             inanç, ibadet ve ahlaktan oluşan din anlamında ve ona eşde-
             ğer olarak kullananlar olduğu gibi sadece muamelat (dini uy-
             gulamalar), ukubat (ceza ile ilgili uygulamalar) ve ferâizden
             (miras hukuku) oluşan dini yasa ve hükümler olarak değer-
             lendiren âlimler de bulunmaktadır. 72




             71  Bk. “Benim şeriatı ve peygamberlerin öğretilerini iptal etmek için geldiğimi
                sanmayın.” (Kitab-ı Mukaddes, el-Ahdü’l-Cedid, Beyrut, Tarihsiz, Matta, 5/7.
                “Şeriat” kelimesi Kutsal Kitab’ın Türkçe çevirisinde “Kutsal Yasa” olarak ter-
                cüme edilmiştir. (Kutsal Kitap, İstanbul, 2009, Matta, 5/27.)
             72  Yazır, s. 1/90, 6/4227-4229; Maturidî, s. 13/186-187; İbn Kesir, Hadislerle
                Kur’an-ı Kerim Tefsiri, çev. Bekir Karlığa, Bedrettin Çetiner, İstanbul, 1986, s.
                13/7090.
   35   36   37   38   39   40   41   42   43   44   45