Page 184 - Hz_Nuh
P. 184

Hz. NUH  183



             MÖ 4000 yılından itibaren denizlerde görüldüğünden söz et-
             mişlerdir.
             Tarihî kaynaklara ve tefsirlere göre, Hz. Nuh’un gemisinden
             önce dünyada gemi henüz icat edilmemiştir. Bu bakımdan ilk
             gemi, vahyin ışığında ve Cebrail’in tarifiyle Hz. Nuh tarafın-
             dan yapılmıştır. Önceden yapılmış bir modeli bulunmadığın-
             dan dolayı, modelsiz bir şeyi meydana getirmek insanlar için
             zor olacağından, bu gemi aynı zamanda Hz. Nuh’un kavmine
             gösterdiği bir mucize niteliği taşımıştır. Dolayısıyla onun ge-
             misi, daha sonra yapılacak olan başka gemiler için de örnek
             teşkil etmiştir.  614

             Cenab-ı Hak, Hz. Nuh’a gemiyi yapma emrini verdikten son-
             ra ona “Buyruğumuz geldiğinde sular coşup yükselmeye baş-
             layınca,  her  cinsten  birer  çift  hayvan  ile  kendileri  aleyhinde
             hüküm kesinleşmiş olanların dışındaki aileni gemiye al; ama
             o haksızlığa sapmış olanlar konusunda sakın bana bir şey söy-
                                               615
             leme! Onlar kesinlikle boğulacaklar!”  demiştir. Böylece Hz.
             Nuh’un  inanmayanlara  verilecek  ceza  karşısında  duygusal
             davranmaması gerektiği hatırlatılmıştır. Tanrı, Tevrat’ta Hz.
                                                           616
             Nuh’a karısını da gemiye bindirmesini söylerken , Kur’an-ı
             Kerim’de “kendileri aleyhinde hüküm kesinleşmiş olanların dı-
             şındaki aileni” ifadesiyle genel bir tarif yapılmış, isim zikre-
             dilmemiştir. Ailesinden, hakkında hüküm verilmiş olanların,
             Allah’a iman etmemiş kimseler arasında yer alan Hz. Nuh’un
             karısı ve oğlu Yam (Kenan) olduğu belirtilmiştir. 617










             614   Mehmed Vehbi, s. 6/2337, 2339
             615   Hud, 11/37; Mü’minun, 23/27.
             616   Tekvin, 6/18.
             617   İbn Kesir, Tefsir, s. 8/3927.
   179   180   181   182   183   184   185   186   187   188   189