Page 371 - Mustafa Baş KUR’AN-I KERİM’İN MADDİ VARLIĞI
P. 371

370             KUR’AN-I KERİM’İN MADDİ VARLIĞI

             Bu ayetlerden 15. Hicr, 9’da Kur’an’ı (Zikr’i) indirmiş olan
         Allah onu koruyacağının da garantisini vermiştir. Allah’ın ko-
         ruma garantisi vermiş olduğu Kur’an (Zikr), ayetlerin metne
         dökülmüş hali olan Kitab’ı (Mushaf’ı) da kapsamaktadır. Çün-
         kü Müslüman gelenek, Kendisinde herhangi bir şüphenin bulun-
                                                          493
         madığı bildirilen 2. Bakara suresi 2. Ayetteki “Kitap”  kelime-
         sini, sure ve ayetler halinde bölümlenmiş olan bildiğimiz “Ki-
         tap” anlamında yorumlamıştır. Kur’an-ı Kerim’in bazı ayetleri,
         “Kitap” kelimesinin bu şekilde anlaşılmasına imkân vermekte-
         dir. “İçinde ayetleri bulunan müstakil bir surenin indirildiğin-
                            494
         den” söz edilen ayet  ile Kitab’ın “ayetleri üzerinde düşünül-
                                                495
         mesi için indirildiğine” dikkat çeken ayet  bunlar arasındadır.
             Kur’an ve Mushaf ’ın korunmuşluk düzeyleri arasında ya-
         pılan işaret ettiğimiz niteliksel ayırımda ise ayet-i kerime-
         lerde geçen Kur’an veya Kitap kelimeleri, vahyin sadece Hz.
         Muhammed’in zihnine geliş ve onun tarafından dile getiriliş
         aşamalarını kuşatacak şekilde yorumlanmaktadır. Bunun ge-
         rekçesi olarak tarihsel gerçeklik olarak olgusal bir duruma işaret
         edilmektedir. Buna göre tarihen de sabit olduğu üzere Peygam-
         berimiz döneminde Kur’an-ı Kerim ayetleri somut bir “Kitap”
         halinde iki kapak arasında toplanıp bir araya getirilmemiştir.
         Bu iş peygamberimizin vefatından sonra yaşanan bazı olaylar
         vesilesiyle Hz. Ömer’in teklifi üzerine Hz. Ebu Bekir döne-
         minde yapılmıştır. Bu nedenle Mushaf, insan eliyle ne kadar


         493  هِيِّ�فَ بَيُرَّ  َ لاَّ بٌاتَ ِ كُْلَا  َ كَ ِ لَٰذَ
               َ ْ َ  ُ َ
         494  نِوَركِ َ ذِ َ تِ  مْ ُ كَُلِعَِلَ   ٍ تُانَِيِّبِ   ٍ تُايُٰا  اهُيِّ�فَ  انَْلَزَ ْ نَْاوَ  اهَانَ ْ ضْر َ فَوَ  اهَانَْلَزَ ْ نَْا   ٌ ةٍرَّوسُ  (24. Nur suresi, 1):  “Bu
               َ
                        َ َ
               ُ  ْ  َ  �   َ  َ  َ َ َ  َ َ  َ َ  َ َ َ  َ ُ
             indirdiğimiz ve uygulanmasını farz kıldığımız bir sûredir. Düşünüp öğüt
             almanız için onda açık âyetler indirdik”; 11. Hud suresi, 1 ayeti de bu bağlamda
             anlaşılabilir.
         495    ِ بٌابَْلََ ْ لاَّا اوُلَوَُا ركِ َ ذِتَيِّ ِ لَوَ هِ ِ تِايُٰا اوَربِدَيِّ ِ لَ  ٌ كَرَّابَمِ  َ كَيَِّلَ ِ ا هُانَْلَزَ ْ نَْا بٌاتَ ِ كِ (38. Sad suresi, 29); 6. Enam, 92;
               َ     َ  َ َ َ َ � َ  ُ َ َ  َ  َ َ ُ  ْ ُ َ َ  ٌ َ
             41.Fussilet, 41-42.ayetler de bu bağlamda okunup anlaşılabilir.
   366   367   368   369   370   371   372   373   374   375   376