Page 349 - Mustafa Baş KUR’AN-I KERİM’İN MADDİ VARLIĞI
P. 349

348             KUR’AN-I KERİM’İN MADDİ VARLIĞI

         etmekti. Hem Kilise hem de akademya ikincisini seçmiştir.
         Ancak Kilise bir süre sonra dışlanmış yeni ilahiyat için üni-
         versite görevli kılınmıştır. Akademya içinde de öncülüğü Ber-
         lin Üniversitesi yapmıştır. Bu üniversite bünyesinde 1815’te
                                                   ̆
         F. Schleiermacher’ın (ö. 1834) öncülügünde  bir Teoloji/
          ̇
         Ilahiyat Fakültesi kurulmuştur. Bunu diğer Avrupa ülkeleri ta-
         kip etmiştir. Tabii ki üniversite kendi formasyonu ve misyonu
         içinde muameleye tabi tutmuştur dini ve dinî metinleri. Zaten
         Schleiermacher de teoloji/ilahiyatı “positive wissenschaft” (po-
         zitif bilim) olarak tanımlamıştır. Bu açılımı ile dinin veya ila-
         hiyatın teoriden çok pratik yönünü göz önünde buldurmuş-
         tur. Bu demektir ki üniversiteler, dinin bilimsel araştırmalarla
         oluşturulmuş rasyonel bir yorumunu amaçlar. Artık üniver-
         sitelerde söz gelişi Almanya’da  Yahudilik Bilimi (Alm.  Wis-
         senschaft des Judentums), bir diğeri de Hıristiyan ilahiyatçıların
         kurdukları Din(ler)  Tarihi Okulu (Alm.  Religionsgeschich-
         tliche Schule) adıyla oluşturulan topluluklardı.  Bu dönemde
         Kitab-ı Mukaddes’e Giriş, Yahudi Tarihi, Hıristiyanlık Tari-
                                    ̇
         hi, Dogma Tarihi, Tarihsel Isa Araştırmaları gibi daha birçok
         araştırma alanı gelişti. Bunun bir türevi olarak üniversitelerde
         hâkim kılınan yeni ilahiyat tarzı, dinin yahut da Hıristiyanlı-
         ğı rasyonelleştirimede araç olarak kullanıldı. Devlet veya siyasi
         iktidarlar da bu adımları desteklediler. Bu ilişki ise dinin devle-
         tin koruması ve kontrolüne girmesine yol açtı.

             Batı’nın bu tarihi yürüyüşü bir süre sonra Batı dışındaki
         medeniyet havzalarını yahut toplumlarını da etkiledi. Bu etki
         bazen Batı tarafından ihraç yoluyla bazen de diğer toplumlarca
         ithal yoluyla gerçekleşti. İslam medeniyet havzasına bakarsak,
         söz gelişi Türkler bu tecrübeyi bünyelerine taşıdılar. Osman-
                                                         ̂
                                                                ̂
         lının son döneminde Dârulfunûn içinde bir Ulum-i Aliye-i
   344   345   346   347   348   349   350   351   352   353   354